Farkında mısınız, İktidar memurun iş güvencesine iyiden iyiye takmış durumda" />
Farkında mısınız, İktidar memurun iş güvencesine iyiden iyiye takmış durumda
Farkında mısınız, İktidar memurun iş güvencesine iyiden iyiye takmış durumda. 657 sayılı DMK ile ilgili değişiklik çalışmaları son gaz devam ediyor.
İş güvencesi nedir? Bildiğiniz üzere devlet memuru dışındaki tüm çalışanlar, işverenin isteği ile ihbar ve kıdem tazminatı ödenerek işten çıkarılabilir. Devlet memurları ihbar ve kıdem tazminatı ödenerek işten çıkarılamaz. Ancak, devlet memurunun işten çıkarılamaması sınırsız değildir. Hangi sebeplerle devlet memurunun işten çıkarılacağı 657 sayılı DMK’nın 125 inci Mddesinin E bölümünde düzenlenmiştir. Bunlar aşağıdaki fiillerdir.
E - Devlet memurluğundan çıkarma : Bir daha Devlet memurluğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarmaktır.
Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:
a) İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, * kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme , işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunlarıtahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak,
b) Yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek,
c) Siyasi partiye girmek,
d) Özürsüz olarak bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek,
e) Savaş,olağanüstü hal veya genel afetlere ilişkin konularda amirlerin verdiği görev veya emirleri yapmamak,
f) (Değişik alt bent: 13/02/2011-6111 S.K 111. mad.) Amirlerine, maiyetindekilere ve işsahiplerine fiili tecavüzde bulunmak,
g) Memurluk sıfatıile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak,
h) Yetki almadan gizli bilgileri açıklamak,
ı) Siyasi ve ideolojik eylemlerden arananları görev mahallinde gizlemek,
j) Yurt dışında Devletin itibarını düşürecek veya görev haysiyetini zedeleyecek tutum ve davranışlarda bulunmak,
k) 5816 sayılıAtatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanuna aykırı fiilleri işlemek.
Görüldüğü üzere devlet memurları sınırsız bir iş garantisine sahip değildir. Devlet memurlarına uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesi durdurulması gibi cezalar da verilebilmektedir. Demek ki, birilerinin iddia ettiği gibi devlet memurları ne yaparsa yapsın bir işgüvencesi zırhına sahip değildir. İş güvencesinin sınırları 657 sayılı DMK’nin 125 inci maddesinde açıkça belirlenmiştir.
Hal böyle iken, iktidar kaynaklı bir çok haberde, devlet memurlarının sınırsız bir iş garantisine sahip olduğu, ömür boyu iş garantileri olduğu şeklinde, hiç de doğru olmayan, açıklamalara şahit olmaktayız.
Devlet memurlarının, yukarda ifade ettiğim sınırlar içerisinde, iş güvencesine sahip olmasının sebebi nedir? İktidar bu işgüvencesinden neden rahatsız olmaktadır?
Devlet memurları, son on yılda bir kısım uygulamalarla kısıtlansa da, doğruları yapma cesaretine sahip tek büyük kitledir. Siyasetçinin, gücü ne olursa olsun, devlet memurları üzerindeki etkisi sınırlıdır. Çünkü idarenin her türlü uygulaması yargı denetimine açıktır. İç hukuk yollarının tükenmesi halinde uluslararası mahkemelere gitme yolu da açıktır. Ayrıca, sendikaların olayları yakın takibi, üyeleri adına müdahil olabilmesi de pek çok hukuksuz uygulamayı engellemektedir.
Bütün bunlar, İktidarın memurlar üzerinde isteği sonucu almasının önünde en büyük engellerdendir. Türkiye Kamu Sen’in son on bir yılda büyümesini devam ettirmesi, bunun en açık delilidir. Bütün gayri ahlaki yöntemlere rağmen, işin farkında olan, devlet memuruna kurulan tezgahı gören 420 bin kamu görevlisi Türkiye Kamu Sen üyesi olmayı tercih etmiştir. Oluşturduğu yandaş,teslim olmuş sendikalara rağmen kamu çalışanlarının hala büyük kesimi diğer sendikaların üyesidir. İktidarın oluşturmaya çalıştığı parti devleti bir türlü oluşturulamamıştır.
İşte, bu sebeplerle Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuranlar, siyasi iktidarların baskılarından uzak, devletin ve milletin haklarınıkoruyabilmeleri amacıyla devlet memurlarına, diğer çalışanlardan farklı olarak, iş güvencesi hakkı vermiştir. İş güvencesi, devlet memurlarının geleceğinden çok, ülke ve millet menfaatleri ve geleceği gereğidir.
DEVLET MEMURU SAYISI ÇOK FAZLA MIDIR?
Bir diğer yanlış da, ülkemizdeki devlet memuru sayısının çok fazla olduğu iddiasıdır. Gelişmiş bir çok ülke ile, ülkemizdeki memur sayısınıkarşılaştırdığımızda, bu iddianın ne kadar boş olduğu görülecektir. Devlet memurlarına diş bileyenler, iş güvencesiz bir devlet memuru oluşturmak isteyenler, devlet memurlarının yanlış uygulamalara karşı direncini kırmak isteyenler bu yalanı yıllardır, adeta, sakız gibi çiğnemektedir.
Diğer ülkelerdeki memur sayılarına bir bakalım.
OECD verilerine göre bir kamu çalışanı Avusturya’da ortalama 18, Hollanda’da 19, ABD’de 13 kişiye hizmet verirken, Türkiye’de 1 kamu çalışanına 29 kişi düşmektedir. OECD ortalamasına göre her 15 kişiye 1 kamu çalışanı düşmektedir. Bu rakam dikkate alındığında, Türkiye’de 4 milyon 981 bin kamu çalışanına ihtiyaç bulunmaktadır. Bir başka ifade ile, OECD ortalamasına ulaşmak için ülkemizde 2 milyon 281 bin kamu çalışanına daha ihtiyaç bulunmaktadır.
Bu rakamlar ülkemizde devlet memurlarının fazla olduğunu iddia edenlere yeterli bir cevap olsa gerek.
BİZLERİ NASIL BİR ÇALIŞMA HAYATI BEKLİYOR?
2002 yılında taşeron firmalarda çalışan sayısı 10-15 bin aralığında idi. Bugün bu sayı 470 binlere ulaşmış durumdadır. Son on bir yılda yaşanan bu artış, bizim ve çocuklarımız için nasıl bir çalışma hayatıöngörüldüğünü çok açık göstermektedir.
İktidarın aklındaki çalışma hayatı; sözleşmeli, esnek istihdama dayalı, part time çalışmanın mümkün hale geldiği, taşeronlaşmanın alabildiğine önünün açıldığı, iş güvencesi olmayan bir çalışma hayatıdır.Şuanda, taşeron firmalarda asgari ücretle çalışmak zorunda kalan ve bir çoğu da üniversite mezunu olanlar, görebilenler bakımından ibretlik bir örnektir. Hiçbir hak iddia edemeyen, yarınından emin olamayan,teşeron firma çalışanları oluşturulan sömürü düzeninin kurbanlarıdır. Bunlar bizim çocuklarımız, anne babaların, bizlerin çocuklarımız için hazırlanan, patronların daha da semirmesi anlamına gelen ve iktidar tarafından planlı bir şekilde oluşturulmak istenen, bu sömürü düzenine karşı çok dikkatli olması gerekmektedir.
BİR SABAH KALKTIĞIMIZDA İŞ GÜVENCEMİZ ELİMİZDEN ALINMIŞOLABİLİR
Bütün bu örnekler dikkate alındığında, çok uzak olmayan bir süreçte, sabah kalktığımızda iş güvencemizin elimizden alınmış olduğunu görebiliriz. O halde ne yapmamız gerekir? Birinci önceliğimiz en önemli kazanımımız olan işgüvencemize sahip çıkmaktır. Böyle bir uygulamaya sessiz kalmayacağımızı hep birlikte ilan etmeliyiz.
Sarı sendikacılığın gelişmesinin en büyük sıkıntımız olacağını söylemeye gerek duymuyorum. Kamu çalışanları mücadele etmeyi, doğruları savunmayı ikinci planda tuttuğu sürece, kaçınılmaz sonla karşıkarşıya kalacağımızın görülmesi bir mecburiyettir. Sendikal tercihlerimizin bizim için nasıl bir son hazırlayacağını görmek ve gereğini yapmak zorundayız. Teslim olmuş bir sendikal anlayışın, bizim için kaybetmek olduğunu anlamak için kahin olmaya gerek yok.
Önümüzdeki günlerde yapılacak anayasa değişikliğiyle, memur tanımı tamamen kaldırılabilir. Bunun için Anayasanın 128 inci Maddesini değiştirmek yeterli olacaktır. Madde şu şekildedir.
MADDE 128- Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduklarıkamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.
Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. (Ek cümle: 12/9/2010-5982/12md.) Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır.
Üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları,kanunla özel olarak düzenlenir.
Yukardaki Anayasa maddesinin değiştirilmek istendiğini biliyoruz. Bu sebeple kamu görevlileri anayasa değişiklik sürecini de çok iyi takip etmeli ve oyuna gelmemelidir. Bu konuda taşeronluk yapacak sözde sendikal oluşumlara da dikkat edilmelidir.
Türkiye Kamu Sen olarak, iş güvencemiz konusunda üzerimize düşen sorumluluğu mutlaka yerine getireceğiz, ancak sadece bizim değil bütün kamu çalışanlarının da aynı sorumluluk duygusu ile hareket etmesi gerekmektedir.
Bütün bu gelişmeler Türkiye Kamu Sen’in daha güçlü olmasınıgerektirmektedir. Daha güçlü, daha iyi mücadele edebilen bir Türkiye Kamu Sen kazanılmış haklarımızı korumanın temel şartıdır. Bugün ve yarın haklarımız için doğru hamle; TÜRKİYE KAMU SEN’Lİ OLMAKTIR.