Türk Dayanışma Konseyi Türkiye Kamu-Sen Genel merkezi'nde düzenlenen basın toplantısıyla TCK'nın 301
Türk Dayanışma Konseyi Türkiye Kamu-Sen Genel merkezi'nde düzenlenen basın toplantısıyla TCK'nın 301. maddesinin aynen korunması gerktiğini vurguladı. Konsey adına açıklama yapan Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci "Türk milletinin devletiyle, vatanıyla, hür ve bağımsız olarak kıyamete kadar yaşatılması ortak paydasında buluşmuş olan 99 Dernek, Vakıf ve Sendikadan oluşan Türkiye'nin en geniş tabanlı sivil toplum platformu olan Türk Dayanışma Konseyi; 301. Madde ile ilgili olarak, uluslararası hukuk normları temelinde, bilimsel bir yaklaşımla 301. maddeyi değerlendirmiş ve kanuna dokunmadan aynen muhafaza edilmesi gerektiği düşüncesini kamuoyu ile paylaşmayı uygun görmüştür" dedi.
Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci konuşmasını şöyle sürdürdü;
"Bilindiği gibi Türklük değerlerine hakaret fiilini ve cezalarını düzenleyen Türk ceza kanununun 301.maddesinin değiştirilmesi yeniden ülke gündemine getirilmiş ve hazırlanan taslak Yüce Meclise sunulmuştur.Bugünkü iktidar sahiplerinin, toplumsal mutabakat arayışı gibi bahanelerle, malum bazı sivil toplum kuruluşlarının net olmayan, muğlâk açıklamalarının arkasına sığınarak meclis gündemine getirdiği yasa değişikliğinin, zamanlaması manidardır. AB'nin çifte standartlı, dayatmacı yaklaşımına boyun eğen İktidar, bunu halka bir gereklilik gibi sunması dikkat çekicidir.
Değerli Basın Mensupları
Bilindiği gibi demokrasi ile yönetilen bütün ülkelerin Anayasalarının bir ruhu vardır. Bu ruhun kaynağı ise o ülkenin toplumsal değerleri temelinde şe-enmiş olan rejiminin temel ilkeleridir. Kanun koyucu da anayasanın bu ruhunu koruyacak biçimde yasalar çıkarır. Bizim Anayasamızın ruhu ise, değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen ilk üç maddesinde ifadesini bulur. Anayasamızın söz konusu ilk üç maddesi ise şunları söyler:
1-Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
2-Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik, sosyal bir hukuk Devletidir.
3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe'dir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı "İstiklal Marşı" dır.Başkenti Ankara'dır.
Bugün tartışmaya açılan 301. madde, yukarıda ifade edilen temel ilkelerden ilhamını alan bir yasadır. Esasında tartışmanın perdelenmiş hedefi yukarıdaki anayasal ruhtur.Kanun yapıcı işte bu ruhu korumak amacıyla 301. maddeyi yasalaştırmış ve bu maddelerde ifade edilen temel değerlere yönelik eleştiri amacını aşan, aşağılayı-cı fiilleri suç saymıştır. Bu fiil sadece bizde değil, AB üyesi olan ülkelerde de suç sayılmıştır. Bu noktada, her şeyden önce 301. Madde ile korunan hukuki değer nedir? Sorusuna cevap vermek gerekir.Kanun, bazılarının iddia ettiği gibi düşünceyi, ifade özgürlüğünü, bilimsel çalışma ve sanat özgürlüğünü, bilgi edinme özgürlüğünü, basın özgürlüğünü engellememekte, sadece Türklüğü ve ona dayanan ilke ve kurumları korumaktadır. Bunca tartışmanın yapıldığı 301. maddede şunlar vardır:
Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini, Devletin yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır. Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
Bu madde AB uyum yasaları çerçevesinde bugünkü hükümet tarafından çıkarılan bir yasadır.
Sorun 301. Madde ve onun içeriği değildir. Bunun AB üyesi ülkelerde de var olduğu aşağıda vereceğimiz örneklerde görülmektedir. 301. Maddenin içeriği bizim icadımız veya bize özgü bir şey değildir. Bazılarının 301. Madde tartışması yerine bütün kutsallarımızı tartışmaya açması anlaşılır ve kabul edilebilir bir durum değildir. Sorun 301. Madde de değil, bu maddenin algılatılması ve bu madde üzerinden kutsallarımızı korumamızın bize suç olarak kabul ettirme sürecidir. Buna karşı gerekli duruşu hepimiz göstereceğiz.
Değerli Basın Mensupları
Avrupa'nın Türkiye'yi 301. madde konusunda eleştirmesi tam bir çifte standart örneğidir. Mesela;
İtalya Ceza Kanunu: Cumhuriyeti, parlamentoyu, hükümeti, Anayasa Mahkemesi veya yargı gücünü, silahlı kuvvetleri ve kurtuluş günlerini aşağılayan kişi,(Md.290) milli bayrağın, alenen aşağılanması, (Md.291) İtalyan milletine alanen hakaret edilmesi, (Md.292) 6 aydan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılır. Polonya Ceza Kanunu: Her kim Polonya halkını veya Polonya Cumhuriyeti' ni alenen aşağılarsa, (Md.133) bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
İspanya: İspanya'nın veya simge ve amblemlerinin sözle, yazıyla veya eylemle alenen aşağılanması veya küçük düşürülmesi, (Md.543) yedi aydan on iki aya kadar para cezası ile cezalandırılır. Federal Almanya Ceza Kanunu: Her kim aleni olarak bir toplantıda veya yazı dağıtmak suretiyle, Almanya Federal Cumhuriyeti' nin veya eyaletlerinden birini veya onun anayasal düzenine söverse veya kötü niyetli olarak küçük düşürecek olursa ya da Almanya Federal Cumhuriyeti' nin veya eyaletlerinden birinin, renklerini, bayrağını, armasını veya milli marşını tahkir ederse,(Md.90a) yasama organlarını, hükümetini, anayasa mahkemesini aşağılaması (Md.90b) üç seneye kadar hürriyeti bağlayıcı ceza veya para cezası ile cezalandırılır.. Avrupa'da sadece İtalya'da, İspanya'da, Almanya'da, Polonya'da değil Danimarka'da, Fransa'da ve İngiltere'de de benzer yasalar vardır.Benzer yasalar Avrupa ülkelerinin ceza kanunlarında ve basın kanunlarında olmasına rağmen ve uyum yasaları da mukayeseli hukuka göre hazırlanmasına rağmen, Türkiye'yi hedef tahtasına koyanlar, kendi değerlerini aşağılayanlara karşı koydukları sınırlamaları neden bizim için kabul etmiyorlar.?Bizim değerlerimizi yok sayan bu çifte standartlı yaklaşımın iyi niyetli olduğunu söylemek mümkün değildir.
Değerli Basın Mensupları
Yine bazı kesimler 301. Madde'deki suçun oluşumu için kamu güveninin tehlikeye girmesinin somut olarak aranması gerektiğini, Türklük kavramının Türkiye dışındaki Türkleri de kapsadığı için sakıncalı olduğu görüşünü dile getirmektedirler. Bu iddia da gerçeklere uygun değildir.Çünkü bu eleştiriyi getirenler de iyi bilmektedir ki, 301. Madde deki amaç; kamu güvenliğini tehdit eden suçun tarifinden öte, 301. Madde de belirtilen kurum ve organların saygınlığın korunmasıdır. Diğer taraftan Türklük kavramının, çok geniş bir kavram olduğu iddiası ise Anayasamızın 66. Maddesinde tarif edilen "Türkiye cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür" anlayışını yok sayan bir kabule dayanmaktadır. 301. Maddeyle ilgili olarak bir başka yaklaşım ise; bu maddeden dava açılmasının izine tabi bir yargılama koşuluna bağlanması ve bu izinin de Cumhurbaşkanı tarafından veya Adalet Bakanı tarafından verilmesi önerisidir.Biz bu tür uygulamayı son olarak değiştirilen 159. Madde'nin fiiliyatında da yaşamıştık. O zaman bu maddenin uygulanabilmesi için Adalet Bakanı'nın izni gerekmekteydi. Fakat tartışmalar durmamış, tam tersine yürütmenin yargıya müdahalesi biçiminde siyasallaşarak devam etmiştir. Cumhurbaşkanlığı makamını bu konularda müdahil konuma sokmak, makamın tarafsızlığına gölge düşüreceğinden doğru bir yol olmadığı açıktır. Mutlaka bir izin süreci tanımlanacaksa bu yetki Cumhuriyet Başsavcılığına verilmelidir.
Bütün çağdaş demokrasilerde olduğu gibi 301. Madde'de de yer alan; "Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz" anlayışı bizimde temel yaklaşımımızdır. Mevcut yasaya göre toplumsal değerler alenen aşağılanmadığı müddetçe ifade özgürlüğüne engel teşkil etmemektedir.Türk Dayanışma Konseyi olarak soruyoruz:301. maddenin uygulanmasında yaşanan aksaklıkları giderecek Yargıtay içtihatları'nın oluşmasını bile beklemeden neyi kimin için değiştireceğiz? Yeni hazırlanan yasa tasarısında AB ve ABD ile yerli işbirlikçileri istedi diye mi değiştireceğiz?
Bugün 301. maddeyi değiştirmemizi yada kaldırmamızı isteyen malum çevreler yarın da aynı şeyi Anayasamızın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen maddeleri için de isterlerse ne yapacağız? Ülkeyi yöneten siyasi irade o zaman da bu işi sivil toplum kuruluşlarına mı havale edecek?Hangi ülke yada ülke vatandaşları milli değerlerinin, ülke kurumlarının aşağılanmasına rıza gösterir?Türklüğümüzle, Cumhuriyetimizle, bayrağımızla, devlet kurumlarımızla alay eden, hakaret eden bir zihniyete imkan verildiğinde, buna kapı aralandığında ortada millet diye bir varlık kalır mı?
Böyle bir toplumda Milli birlik ve beraberlik sağlanabilir mi? Toplumsal barış ve huzur temin edilebilir mi?Bugün 301. maddenin kaldırılmasını isteyenler, dün önümüze Sevr'i koyanlar ve onların yerli taşeronları değil mi?
Değerli Basın Mensupları
İktidar temsilcilerinin "bu yasanın değiştirilmesini Türk milleti istiyor" sözü tamamen yanlıdır, yanlıştır, açık bir saptırmadır. Bir avuç iktidar yanlısı ve işbirlikçi sözde sivil toplum kuruluşunun eğreti açıklamaları Türk milletinin isteği olarak ifade edilemez.
Bizler,
Türk milletinin devletiyle, vatanıyla, hür ve bağımsız olarak kıyamete kadar yaşatılması ortak paydasında buluşmuş olan 99 Dernek, Vakıf ve Sendikadan oluşan Türkiye'nin en geniş tabanlı sivil toplum platformu olan Türk Dayanışma Konseyi; 301. Madde ile ilgili olarak, uluslararası hukuk normları temelinde, bilimsel bir yaklaşımla 301. maddeyi değerlendirmiş ve kanuna dokunmadan aynen muhafaza edilmesi gerektiği düşüncesini kamuoyu ile paylaşmayı uygun görmüştür.Karar vericilere buradan bir kez daha sesleniyoruz; Türk milletinin bir parçası ve en geniş tabanlı sivil oluşumu olarak, 301. Madde konusundaki Türk milletinin gerçek düşüncesi ve talebi, "301. Maddenin aynen korunması"dır.
Türk ve dünya kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TÜRK DAYANIŞMA KONSEYİ