Türk Eğitim-Sen Genel Merkezi yandaş, adaletsiz, gayri ciddi okul müdürü değerlendirmelerini, MEB’de yapılan haksız, hukuksuz tüm uygulamaları protesto etmek amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı önünde eylem yaptı
Türk Eğitim-Sen Genel Merkezi yandaş, adaletsiz, gayri ciddi okul müdürü değerlendirmelerini, MEB’de yapılan haksız, hukuksuz tüm uygulamaları protesto etmek amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı önünde eylem yaptı. Eylemde MHP Genel Başkan Yardımcısı Atilla Kaya, MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, Türk Eğitim-Sen Genel Merkez Yönetim Kurulu, Türkiye Kamu-Sen’e bağlı sendikaların genel başkanları, Türkav Genel Başkanı Sinan Yüksel, İlksan Yönetim Kurulu Başkanı Tuncer Yılmaz, Ankara Şubeleri ve Şube Yönetim Kurulu Üyeleri, okul müdürleri ve üyelerimiz katıldı. “Adalet Dediniz Kul Hakkı Yediniz”, “İşte Siyaset İşte Rezalet”, “Siyasetin kölesi Olmayacağız”, “Bakan Susma Üç Maymunu Oynama”, “Yandaş yönetim İlkesiz Siyaset”, “Susma Haykır Haksızlığa Hayır” şeklinde sloganların atıldığı eylemde, “İşte Vesayet İşte Cunta İşte MEB”, “Yarın Hakkın Divana Varınca Süleymandan Hakkını Alır Karınca”, Mağdur Etme Bakanlığı”, “Günah İşleme Özgürlüğünüz Bitmeyecek mi?”, Eğitimde Siyasi Kadrolaşmaya Hayır” şeklinde dövizler de taşındı.
Midesi geniş olanlar Türkiye koşar adım diktatörlüğe giderken, demokrasiden, hukuk devleti ilkesinden uzaklaşırken, bütün bunları sineye çekebilir ama biz Türkiye Kamu-Sen olarak Allaha şükürler olsun karnı geniş insanlar değiliz. Biz hayatı şereflice yaşamak derdinde olan insanlardanız.
Eylemde basın açıklaması yapan Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Türkiye’de olağanüstü günler yaşandığını söyleyerek, şunları kaydetti: “Atatürk ve silah arkadaşları bu ülkede Cumhuriyeti egemen kıldı. Onlar istediler ki; insan haklarından, demokrasiden bütün insanlarımız yararlansın. Ama bugünlerde maalesef kamuda öyle olaylar yaşıyoruz ki, siyasi iktidar adeta kendilerine karşı olduğunu düşündüğü insanları bir linç operasyonuna, infaza tabi tutuyor. Birtakım gruplar, yandaşlar bugün yaşananlardan memnuniyet duyabilir ama bir ülke hukuk devleti anlayışından uzaklaştıkça insanların geleceğinden emin, huzurlu ve mutlu olması mümkün değildir. Siyasi iktidarların temel amacı bu ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesi, siyasi anlayışına, mezhebine, meşrebine bakmaksızın mutlu etmek, onların refah düzeyini artırmak olmalıdır. Ama Türkiye garip bir ülke oldu. Açıkça insan hakları gasp ediliyor; bu ülkeyi seven vatansever, milliyetçi insanlar dahi siyasi iktidar tarafından kendi iktidarlarına engel gibi görülüyor. Bunu nasıl kabul edebiliriz? Bir paralel yapılanma masalı üretildi, sanki bu masal üzerinden on binlerce insanın geleceğiyle oynama hakkına sahipler.
Kendi iktidarlarını devam ettirmek anlamındaki kirli tezgâhlarına teslim olmak da mümkün ama biz teslim olmayacağız. Midesi geniş olanlar Türkiye koşar adım diktatörlüğe giderken, demokrasiden, hukuk devleti ilkesinden uzaklaşırken, bütün bunları sineye çekebilir ama biz Türkiye Kamu-Sen olarak Allaha şükürler olsun karnı geniş insanlar değiliz. Biz hayatı şereflice yaşamak derdinde olan insanlardanız. Hiçbir makam bizim yaşanan olaylara karşı kayıtsız kalmamızı gerektiremez.”
Açıkça başarısı gözler önünde olan insanların görevden alınmasını kabul edemiyorum"Böyle bir anlayışa insan olmak adına, emek adına, alın teri adına isyan ediyorum.
Genel Başkan Koncuk MEB’de 8 bin okul müdürünün görev süresinin uzatılmadığına dikkat çekerek, “Böyle bir anlayışa insan olmak adına, emek adına, alın teri adına isyan ediyorum” dedi. Koncuk şunları söyledi: “Gerek Kuran-ı Kerim’de, gerekse Peygamberimizin hadis-i şeriflerinde zulmedenlerin ne kadar kötü bir akıbetle karşılaşacağı ifade edilmiştir. Bırakınız insanı, herhangi bir canlıya bile zulmedemezsiniz. Bütün bunları dahi anlamamış bir anlayışla karşı karşıyayız. Tüm kamuda olduğu gibi MEB’de de 8 bin okul müdürü görevden alındı. "Alınabilir, 'alınmaz' demiyoruz ama başarısızsa, liyakatı, kabiliyeti, sevk ve idare gücü yoksa alınabilir. Ama açıkça başarısı gözler önünde olan insanların görevden alınmasını kabul edemiyorum" Böyle bir anlayışa insan olmak adına, emek adına, alın teri adına isyan ediyorum” dedi.
Bir ilçe milli eğitim müdürü 10. Yıl marşının bir okulda, herhangi bir mekânda okunmasından rahatsızlık duyuyorsa, sen neyin ilçe milli eğitim müdürüsün? Türk milli eğitiminin amaçlarından haberdar mısın?
Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Adamın eline kâğıdı kalemi vermişler, ‘değerlendir’ demişler. Bir insanı değerlendirmek için o insanın başarısını, başarısızlıklarını, likayatını çok yakından biliyor olmanız gerekir. Adam 3 gün önce şube müdürü olmuş, geldiği ilin, ilçenin sokaklarından bir haber, 15-20 yıl başarıyla yöneticilik yapmış insanları değerlendiriyor ve onlara zayıf puan veriyor. Bakınız bir ilçe milli eğitim müdürü, okul müdürünü arıyor ve ‘sana niye düşük puan verdim biliyor musun? Okulunda 10. Yıl marşını okutmuştun’ diyor. 10. Yıl Marşı Cumhuriyetin 10. yılını bizlere gururla anlatan bir marştır. Bir ilçe milli eğitim müdürü 10. Yıl Marşının bir okulda, herhangi bir mekânda okunmasından rahatsızlık duyuyorsa, sen neyin ilçe milli eğitim müdürüsün? Türk milli eğitiminin amaçlarından haberdar mısın?”
Puanlamalarda yaşanan ciddiyetsizliklere de değinen Koncuk şöyle konuştu: “Ben bunları ideolojik değerlendirme adına söylemiyorum. Siyasi düşünceleri ne olursa olsun, biz başarılı kişilerin başarılarının görülmesini istiyoruz. Kişi vefat etmiş 100 puan veriyorlar. Kime puan verdiğini bilmiyor ki… Okul müdürlüğünden istifa ederek öğretmenliğe geçenlere, Belediye Başkan Yardımcılarına, emekli olanlara puan veriyorlar. Siz böyle bir puanlamanın ciddi olabileceğini düşünür müsünüz? Karabük’te Türk Eğitim-Sen üyesi okul müdürü vefat etti. Kendisine 100 puan verdiler. Herhalde en iyi Türk Eğitim-Sen’li ölü Türk Eğitim-Sen’li diyorlar. Bu kadar mı düşmansınız bize?”
Sendikalaşma oranı bakımından Türk Eğitim-Sen yüzde 22, Eğitim-Sen yüzde 12, Eğitim-iş yüzde 4, Aktif Eğitim-Sen yüzde 2, Eğitim Bir-Sen yüzde 26. Şu anda kamuda idarecilik yapanların oranlarını söyleyeyim. Türk Eğitim-Sen yüzde 9, Eğitim-Sen yüzde 4, Eğitim-İş yüzde 1, Aktif Eğitim-Sen yüzde 1, Eğitim Bir Sen yüzde 81. Ne yapmaya çalışıyorsunuz?
Eğitim Bir Sen’li yöneticilerin sayısının fazlalığına dikkat çeken Koncuk, “Ne yapmaya çalışıyorsunuz?” diye sordu. Koncuk, “ ‘Biz sizle aynı kıbleye dönüyoruz’ diyorlar. Doğrudur ama inandığımız şeyler aynı mı bilmiyorum. Biz hakka, adalete inanıyoruz ama sizin neye inandığınız konusunda ciddi şüphelerimiz var. Hakka, kul hakkına inanmadığınız çok açık. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın burnunun dibindeyiz. Sayın Bakana puanlamalardan önce de söyledim: ‘Kurum idarecilerini uyarın. Ortada listeler uçuşuyor. AKP ilçe teşkilatlarının, yandaş sendikanın ortaklaşa hazırladığı listeler uçuşuyor. Bu devleti bu sendika mı yönetiyor?’ dedim. Kendisi de bana söz verdi. Ama geldiğimiz sonuç ne? Sendikalaşma oranı bakımından Türk Eğitim-Sen yüzde 22, Eğitim-Sen yüzde 12, Eğitim-İş yüzde 4, Aktif Eğitim-Sen yüzde 2, Eğitim Bir-Sen yüzde 26. Şu anda kamuda idarecilik yapanların oranlarını söyleyeyim: Türk Eğitim-Sen yüzde 9, Eğitim-Sen yüzde 4, Eğitim-İş yüzde 1, Aktif Eğitim-Sen yüzde 1, Eğitim Bir Sen yüzde 81. Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Adaletten yana olduğuna inandığımız bir insanın Milli Eğitim Bakanı olduğu bir dönemde bu kadar hak gaspı yaşanıyorsa birilerinin buna dur demesi lazım” diye konuştu.
Türkiye Cumhuriyeti Devletini yönetenlere, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na, Bakanlara sesleniyorum: Bu ülke babanızın çiftliği değil. İstediğiniz gibi at koşturamazsınız. İnsanları kul-köle ilişkisiyle değerlendiremezsiniz.
“Haksız puanlama yapan bazı şube müdürlerine bazı illerimizde saldırılar oldu. Hakkının yendiğine inanan insanlar kendilerine yapılanları kabul edemiyor” diyen Koncuk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer siz hukukun evrensel ilkelerini uygulamaktan aciz bir tavır içindeyseniz insanlar kendi hukukunu uygulamaya çalışıyor. O zaman bunun adı demokrasi olmaz, bu ülkede huzur olmaz. Hukuk devleti ilkesine sımsıkı sarılmak durumundayız. Aksi taktirde elinizde patlar. Türkiye Cumhuriyeti Devletini yönetenlere, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na, Bakanlara sesleniyorum: Bu ülke babanızın çiftliği değil. İstediğiniz gibi at koşturamazsınız. İnsanları kul-köle ilişkisiyle değerlendiremezsiniz. Bu anlayışla devam edildiği sürece bu bir yerde patlar. Adalet duygusundan uzaklaşanlar her geçen gün oluşturdukları bu adaletsiz sarmalının altında kalırlar.
İnsanlar köle-kul ilişkisinin ötesinde haklar istiyor. Emeğinin, alın terinin karşılığını istiyor. Bu hakkı teslim edebildiğiniz oranda adaletlisiniz demektir. MEB önüne siyah çelenk koyuyoruz, çünkü bu işin baş müsebbibi Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın bu olayın üzerine yeteri kadar gitmemesidir. Bu işin baş müsebbibi MEB Müsteşarı Yusuf Tekin’dir. Müsteşar’ı yönetmelik çıkarılmadan ikaz ettim. ‘Ölçülebilir, değiştirilemez kriterler koyalım’ dedim. Buna rağmen uyduruk kriterlerle 8 bin okul müdürü görevden alındı. Onlar ne yaptı? Bu rezaleti sadece seyrettiler.
Görevleri sona eren yöneticilerin sayısı 8 bin ile kalmayacak. Bu sayı 73 bindir. 3-5 ay sonra 4 yılını dolduracak olan müdürler var. Onları da aynı akıbet bekliyor. Ne olacak? Görevden alınan müdürlerin yerine gelen ve bugün mutlu olduğunu zanneden birtakım insanlar var. Hiç mutlu olmayın. 4 yıl sonra bu devran değişir, bu kez birileri de sizi mutsuz eder. Türkiye Kamu-Sen olarak okul idarecilerinin her zaman yanındayız. İş bırakma eylemine kadar gideceğiz. Bütün rezilliğinizi, adaletsizliğinizi herkese anlatana kadar, yönetici atama anlayışınız değişene kadar mücadelemiz devam edecek. ”
Koncuk öğretmenlerin il içi yer değiştirmeleri taleplerinin dikkate alınmasını isteyerek, “Eşinden ayrı olan ve tayin isteyenler var. Mesela Antalya ilini düşünün. Bir öğretmen Antalya’nın Gazipaşa ilçesinde, eşi ise yaklaşık 240 km. uzaklıktaki Kaş ilçesinde görev yapıyor. Bu arkadaşlarımız uzaklıklar dikkate alınarak ilçe emrine atanmak istiyorlar. Bundan daha tabi bir talep olabilir mi? Bu durumda olanlara ilçe emri uygulamasının getirilmesini istiyoruz” dedi.
Öğretmen atamaları ile ilgili de açıklama yapan Koncuk, “Ağustos ayında 40 bin öğretmen ataması yapılacağı kararlaştırıldı ancak ilk atama Torba Yasa içine alındı. Meclis Genel Kurulu tatil olunca bu kanun çıkmadı. Kanunun ne zaman çıkacağını bilmiyoruz. Şayet kanun 9 Eylül tarihinde çıkarsa, Resmi gazetede yayınlanması, Cumhurbaşkanının onayı derken öğretmenlerin göreve başlaması Ekim ayını bulacak. Bu durum öğretmenlerin iki ay maaş alamaması anlamına gelir. Ayrıca 3-5 gün yüzünden 3 yıl çalışma süresini ilinde dolduramayan öğretmenler tayin isteyemeyecek. Dolayısıyla bu öğretmenlerin 3 yıl yerine 4 yıl sonra tayin hakları olacak. Bir de Ağustos ya da Eylül aylarında 40 yaşını dolduran öğretmenler var. Bildiğiniz gibi 40 yaşını dolduranlar yasa gereği atanamazlar. Dolayısıyla bu insanlar da mağdur olacak. Bu vebal kimin üstünde olacak? MEB ne işe yarar?” diye konuştu.
Genel Başkan İsmail Koncuk ve Genel Merkez Yönetim Kurulu daha sonra MEB önüne siyah çelenk bıraktı. Eylem olaysız sona erdi.