Değerli basın mensupları,
Son günlerde, Cumhurbaşkanlığı ve Genel seçimlere kilitlenen kamuoyunda milletimizin ekonomik ve sosyal durumu ve memur maaşlarına yapılacak olan zamlar ikinci plana itilmiştir
Değerli basın mensupları,
Son günlerde, Cumhurbaşkanlığı ve Genel seçimlere kilitlenen kamuoyunda milletimizin ekonomik ve sosyal durumu ve memur maaşlarına yapılacak olan zamlar ikinci plana itilmiştir.
Seçimler periyodik olarak zaten yapılacaktır.
Ama milletimizin mutlu ve huzurlu bir hayat sürmesi ekonomik ve sosyal durumunun yükseltilmesiyle mümkündür.
Bu nedenle Türk memurunun asıl gündemi seçim değil, geçimdir.
Bunun farkında olan siyasi irade, 5 yıldır ısrarlı taleplerimize rağmen hayata geçirmediği bazı uygulamaları sanki yeni duyuyormuş gibi hayata geçirme gayreti içine girmiştir.
Hatta kanunen uygulamak ve düzenlemek zorunda olduğu KEY Hesaplarının tasfiyesi, enflasyon farkı, refah payı gibi uygulamaları dahi seçim rüşveti babında kamu çalışanlarına ulufe olarak vermeyi hedef etmesi son günlerde gündeme taşınmıştır.
Bu durum siyasi iradenin samimiyetsizliğinin ve ciddiyetsizliğinin bir neticesidir.
KEY Hesaplarının hak sahiplerine ödenmesi, enflasyon farkları, banka promosyonlarının çalışanlara dağıtılması gibi ödemeler kamu çalışanlarının analarının ak sütü gibi helal kazançları olup zaten kanunen yapılması gereken düzenlemelerdir.
4,5 yıldır memurun haklarını milletin gözünün içine bak baka gasp eden hükümet ne hikmetse seçim gündeme gelince birden bu konuları hatırlayıvermiştir.
Ama Türk memuru zaten hakkı olan ödemelerin kendisine bir seçim yatırımı olarak sunulması oyununa gelmeyecektir.
Hükümetin bu konularda ne kadar ciddi olup olmadığını memurlarımızdan daha iyi bilecek kimse yoktur.
Her yıl toplu görüşmelerde gündeme getirdiğimiz KEY Hesaplarının hak sahiplerine dağıtılması, banka promosyonlarından çalışanlara pay verilmesi gibi birçok konu konfederasyonumuz tarafından defalarca ve ısrarla dile getirilmesine rağmen hükümet 4,5 yılda kılını kıpırdatmamıştır.
631 sayılı kanun hükmünde kararnamenin tüm kamu çalışanlarına yaygınlaştırılması konusunda Danıştay'ın kararı olmasına rağmen bu hükümet bu konuda da herhangi bir girişimde bulunmamıştır.
Siyasi irade samimiyse ve ilgili kanuna bağlı ise neden 4,5 sene boyunca uzlaştırma kurulu kararlarını hiçe saymıştır.
Memura grev ve toplu sözleşme sözü veren ve sonra da senelerce bu sözü yerine getirmeyen bu siyasi irade değil midir?
Geçtiğimiz ay anayasa değişiklikleri yapılırken memurlarımızın toplu sözleşme ve grev hakkı neden gündeme getirilmemiş, hükümet sözünü neden tutmamıştır?
Biz bu hükümeti samimi bulmuyoruz. Bugüne kadar kamu çalışanlarına verilen sözlerin hiçbiri tutulmamıştır. Memur 59. hükümete hakkını helal etmeyecektir.
Seçim sürecine girildiği bugünlerde birden bu konuların gündeme gelmiş olması zaten memurların hakkı olan ve hükümet tarafından 4,5 yıldır gasp edilen ödemelerin ulufe gibi seçim yatırımı olarak çalışanlara sunulması ahlaki açıdan son derece yanlıştır.
Bazı Konfederasyonlar daha toplu görüşmenin nerede yapıldığını bile bilmezken Türkiye Kamu-Sen bu konuları zaten 4,5 yıl önceden gündeme getirmişti.
Şimdi ise o Konfederasyonlar seçim yatırımı olarak sunulan ulufelerden kendileri de bir kazanım elde etmek uğruna sahiplenmeye çalışmaktadırlar. Buradan tekrar söylüyoruz,
Bu konularda ilgili kanuna göre yetkili konfederasyon Türkiye Kamu-Sen'in görüşü alınmadan hiçbir düzenleme yapılamaz.
Değerli Basın Mensupları.
2002 yılından beri kamu görevlilerine hükümetin IMF güdümlü bütçe hedefleri çerçevesinde ancak enflasyon artışı kadar maaş artışı yapılmaktadır.
Bu tarihten önce ekonomik kriz döneminde bile refah payı uygulaması varken, milli gelirin yüzde 122 büyüdüğü son 4 yıllık dönemde memurlarımız büyümeden hiç pay alamamış, alım gücü her geçen gün düşmüştür.
Yalnızca Ocak -Nisan 2007 arasındaki 4 aylık sürede
Tavuk Eti % 30,5,
Barbunya % 13,4
Nohut % 6,1
B. Peynir % 71,3
Patates % 32,3
K. Soğan % 71,9
Portakal % 49,5
Limon % 18,6
Elma % 48,9
D. Biber % 33,6
Domates % 26,4
Havuç % 39,2
Ekmek % 6,2
Pirinç %5,4
Kira % 6,6
Telefon Kontörü % 28,6
İçme Suyu %4,1
K. Benzin % 8,4
Dergi fiyatları % 58 oranında artmıştır.
Son 4 aylık süreçte bile milletimizin tüketmek zorunda olduğu ürünlerde yaşanan fiyat artışı ortadadır.
Ama memurumuza 2007 yılının ilk dönemi için %3- %4 oranında zam yapılmıştır. Şimdi ise içinde dikenli tel, bahçe hortumu gibi yaklaşık altı bin farklı ürünün bulunduğu ve sıkça değiştirilen bir sepetin ortalama fiyat artışının % 3,65 olduğu ve memurların enflasyon farkı verileceği söylenmektedir.
Bu zaten çalışanın hakkıdır, siyasi iradenin memura bir lütfü gibi gösterilemez.
Artık anlaşılmıştır ki hükümet enflasyon hesabı yapamamaktadır.
Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da bütün hesapları şaşmıştır.
Hükümetin ekonomide geleceği ne kadar öngördüğü yaptığı enflasyon hesabından bellidir.
Yukarıda saydığımız ürünlerin ortalama artışı %25'dir. Memurun enflasyonu yılın ilk 4 ayında % 25 olmuşken verilmesi düşünülen yüzde 1 veya yüzde 2 gibi rakamlar komik ve anlamsız kalmaktadır.
Bu nedenle eğer gerçekten memur maaşlarında bir iyileştirme yapılmak isteniyor ve AKP Hükümeti kendini memura affettirmek istiyorsa geçmişte uygulanmayan uzlaştırma kurulu kararları ve ekonomideki büyümenin karşılığı olarak derhal Temmuz 2007'den itibaren en düşük memur maaşına 300 YTL iyileştirme zammı vermelidir.
Bunun dışında sadaka gibi gösterilen ve memurumuzun taleplerini karşılamayan ödemeleri Türkiye Kamu-Sen olarak kabul etmeyeceğimizi açıklıyorum.
Değerli basın mensupları,
Seçim sürecine giren Türkiye, birçok konuda olduğu gibi toplu görüşme sürecine ilişkin de belirsizlik yaşamaktadır.
Bilindiği gibi toplu görüşmeler her yılın 15- 30 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilmektedir.
Genel seçimlerin 22 temmuz'da yapılacak olması dolaysıyla 15 Ağustos tarihine kadar hükümetin kurulması toplu görüşmeyi yürütecek bakanın belirlenmesi hükümet programının ortaya konulması mümkün görülmemektedir.
Şu açıktır ki 2007 toplu görüşmeleri 15-30 Ağustos 2007 tarihleri arasında yapılamayacaktır.
Bu durumda ortaya iki seçenek çıkmaktadır. Birincisi toplu görüşmelerin seçimden önceki bir tarihte mevcut hükümetle yapılması; ikinci seçenek ise, seçimden sonra yeni hükümetle masaya oturulmasıdır.
Bilindiği gibi bu hükümet çalışma süresini doldurmuş, her şeyini seçime endekslemiştir.
Bu hükümetin seçimden sonra iş başına geleceğinin de bir garantisi yoktur.
Bu durumda 2008 yılı bütçesi bir başka hükümet tarafından hazırlanacaktır.
Görev süresini doldurmuş bir hükümetle yapılacak olan pazarlığın anlaşmaya varılan konularda, bu hükümetle yaşadığımız tecrübe neticesinde uygulama imkanının olmayacağı kanaatini taşımaktayız.
Gelecek yeni hükümetin programını belirledikten sonra daha gerçekçi bir yaklaşımla kamu çalışanlarının sorunlarına eğileceği düşüncesinden yola çıkarak ve 4688 sayılı kanuna dayalı yetki süreci ve şu anki seçim karmaşası nedeniyle toplu görüşmelerin seçim öncesi bir tarihte yapılması uygun değildir. Bu nedenle Türkiye Kamu-Sen olarak toplu görüşmelerin daha sonraki bir tarihe ertelenmesini uygun buluyoruz.
2006 yılında ve daha önce yapılan toplu görüşmelerde de bu niyetimizi hükümete defalarca bildirmiş ve toplu görüşmelerin 15 - 30 Eylül tarihleri arasında yapılmasını talep etmiştik.
Kanımızca Eylül'den önceki tarihlerin erken; Ekim, Kasım gibi ayların ise bütçenin hazırlanması açısından geç bir tarih olduğu düşünüldüğünde 4688 sayılı kanunda gerekli değişikliğin yapılarak toplu görüşmelerin bundan böyle her yıl 15-30 Eylül tarihleri arasında yapılmasını uygun buluyoruz.
Değerli basın mensupları
AKP'nin 4,5 yıllık uygulamaları sonucunda memurlarımız mağdur olmuşlardır.
Önümüzdeki 2 aylık süreçte de hükümetin göstermelik uygulamaların dışına çıkmayacağı açıktır.
Memurlarımız kendisini sevmeyen 59. hükümetten ümidini kesmiştir. Bu nedenle de 60. hükümetle toplu görüşme masasına oturmak istemektedir.
Memurlarımız, geçtiğimiz dönemden dolayı alacaklı duruma gelmiştir ama bu hükümet memura hakkını vermemekte direnmektedir.
Bizler de bu hükümete hakkımızı helal etmiyoruz, etmeyeceğiz.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Bircan AKYILDIZ
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı