Taşeron sağlık çalışanı uygulaması durdurulsunTürk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, 24 Mayıs 2004'te taşeron sağlık çalışanı uygulamasının durdurulması talebiyle Danıştay'a açılacak dava öncesi basın mensuplarına bir açıklama yaptı
Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, 24 Mayıs 2004'te taşeron sağlık çalışanı uygulamasının durdurulması talebiyle Danıştay'a açılacak dava öncesi basın mensuplarına bir açıklama yaptı. "Düzenlemeyle sağlık hizmetlerinde çalışma barışı çok ciddi boyutlarda zarar görecektir" diyen Kahveci, uygulamanın Anayasa'ya aykırı olduğunu açıkladı. Kahveci'nin açıklaması şöyle:
Sağlık Bakanlığı'nın sağlık sistemini özelleştirme çabaları hızla devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde bu çabalara bir yenisi daha eklenmiştir. Sağlık Bakanlığı, taşeron hemşire, doktor ve sağlık teknisyeni çalıştırma dönemini başlatmıştır. Yapılan bir düzenlemeyle daha önce sadece temizlik hizmetlerinde başvurulan taşeron kullanma imkanını hemşire, teknisyen, eczacı, tıbbi sekreter ve doktoru da ekleyerek genişletmiştir. 5 Mayıs'ta Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren düzenlemeye göre, taşeron hemşire, doktor, sağlık memuru, eczacı ve diğer sağlık elemanları ile sözleşme imzalanacak. Başhekimler ve il sağlık müdürleri sağlık hizmetlerinin gördürülmesini ihale edebilecekler. Özel şirketlerin taşeron firma olarak bir hastanenin, ihtiyaç duyduğu tüm elemanı temin amacıyla sözleşme yapması da mümkün olabilecek.
Başlatılan bu uygulamanın sağlık hizmetlerini de kapsayacak şekilde genişletilmesi temsil ettiğimiz sağlık çalışanları tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Sağlık hizmetlerinin temizlik hizmetleri gibi muamele görmesi ve taşeronlaştırmaya müsait hale getirilmesinin hangi mantıkla izah edileceğini, doğrusu merak ediyoruz.
Sağlık hizmetleri kamusal hizmet anlayışı ile yürütülmelidir. Bu aynı zamanda Anayasamızda da belirtildiği gibi sosyal devlet olmanın bir gereğidir. Halbuki, yapılan değişikliğin böyle bir anlayıştan uzak olduğu ortadadır. Amaç, sağlıkta özelleştirmenin önünü açma girişimlerine sağlık çalışanlarını dahil etmekten başka bir şey değildir. Söz konusu düzenleme kamunun artık sağlık hizmetlerine yatırım yapmayacağının bir sinyalidir.
Anayasa'nın 128. maddesinde açık bir şekilde devletin yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin kamu görevlileri eliyle yürütülmesi gerektiği belirtilmiştir. Sağlık Bakanlığı'nın taşeron sağlık çalışanı uygulamasını getiren bu düzenleme ise, Anayasanın 128. maddesine aykırı düşmektedir. Biz bu hukuka aykırı durumun düzeltilmesi için bugün burada toplanmış bulunuyoruz.
Diğer taraftan, söz konusu değişikliğin uygulamaya konulmasıyla birlikte sağlık alanında ucuz işgücü piyasası oluşturulacak ve sağlık çalışanları özlük haklarından yoksun duruma düşürülecektir. Şu anda zaten ciddi sıkıntılar içerisinde bulunan, açlık sınırında aldığı ücretlerle geçimini sürdürmeye çalışan sağlık çalışanları daha da kötü şartlarla mücadele etmeye zorlanacaktır.
Bunun yanı sıra, böyle bir düzenlemeyle sağlık hizmetlerinde çalışma barışı çok ciddi boyutlarda zarar görecektir. Şu anda kamu sağlık kuruluşlarında hizmet veren kamu çalışanları ve sözleşmelilere bir de taşeron sağlık çalışanları eklenmiş olacaktır. Sağlık hizmetlerini yürüten personel arasında böyle bir statü bölünmesi aynı zamanda gelir, sosyal ve ekonomik haklar anlamında da bir bölünmeyi beraberinde getirecek, çalışanlar arasındaki uyumluluğu bozacaktır. Taşeron sağlık çalışanı uygulaması, aynı zamanda sağlık personeli istihdamında sorunlara yol açacaktır.
Sağlık çalışanları taşeron hizmet mantığıyla nasıl etkin ve verimli hizmet sunacaktır? Böyle bir taşeronlaştırma uygulaması, sağlık hizmetlerinin yürütülmesine hangi yönde katkı sağlayacaktır? Bu ve buna benzer soruların cevabını bekliyoruz.
Temsil ettiğimiz sağlık çalışanları adına, Türk Sağlık-Sen olarak taşeron sağlık çalışanı uygulamasına "hayır" diyor, konuyu hukuki platforma taşıyoruz. Biz böyle bir uygulamanın Türkiye'de sağlık sistemimizi özelleştirme amacına hizmet eden bir uygulama olarak görüyor ve uygulamanın durdurulması için bugün Danıştay'a dava açıyoruz. İnanıyoruz ki, adalet yerini bulacak, izahı mümkün olmayan ve Anayasaya aykırı bu uygulama hukuk kuralları çerçevesinde son bulacaktır.