Türk Tarım Orman-Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci toplu pazarlık mutabakat metninin hayata geçirilmesi için hazırlanan taslağın kamu çalışanları arasında ayrımcılığa yol açacak bir düzenlemeye dönüştüğünü belirtti
Türk Tarım Orman-Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci toplu pazarlık mutabakat metninin hayata geçirilmesi için hazırlanan taslağın kamu çalışanları arasında ayrımcılığa yol açacak bir düzenlemeye dönüştüğünü belirtti.
Demirci konuya ilişkin düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
Değerli Basın Mensupları;
Malumunuz üzere Kamu Çalışanlarının yetkili Sendika ve Konfederasyon temsilcileri ile İşveren Kurulu Temsilcileri arasında yürütülen Toplu Görüşme süreci; 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununa göre ve ülke olarak imzalamış olduğumuz ve uyma zorunluluğumuz olan 151 sayılı İLO temel Sözleşmesine göre yürütülmektedir. Bu süreç 2006 yılı ile ilgili olarak, sizlerin ve Kamuoyunun takip ettiği şekilde 15 Ağustos 2005 tarihinde başlamış ve 30 Ağustos 2005 tarihinde, daha önceki üç yılda oluşan mutabakatsızlığın tersine MÜTABAKAT ile sonuçlanmıştır. Bu mutabakatta 5 konu üzerinde uzlaşılmış olup, bu konular;
- 2006 yılı için genel ücret artışı : % 2.5 + % 2.5
- Genel zamma ilaveten Temsil ve Görev tazminatı alanlar, Kadro karşılığı sözleşmeli personel ve Döner Sermaye Payı aylık bu tutarın altında olanlara fark ödenmek üzere diğer 1 milyon 377 bin kamu çalışanına Ocak 2006'dan itibaren aylık 40 YTL, ve yine Temmuz 2006'dan itibaren yine aylık ilave 40 YTL ödenmesi, bu sayının belirlenmesinde yetkili konfederasyon ve sendikalarla görüşmelerin sürdürülmesi,
- Aile yardımı gösterge rakamının 1250'den 1450'ye çıkartılması,
- Sendika üyeliğini özendirmek adına aylık 5 YTL ödenmesi,
- 399 Sayılı Kanuna tabi Sözleşmeli Personel için bu mutabakat hükümlerinin uygulanabilmesi amacı ile kurumlara SKALA AYARLAMASI yetkisi verilmesi,
Bunlara ilaveten ise anlaşılan diğer bir genel prensip ise; Hizmet kollarının toplu görüşmelerde ortaya koydukları temel problemler ile sosyal ve sendikal konulardaki problemlerin çözümüne yönelik, Toplu görüşme sürecinde oluşturulan ortak komisyonun çalışmalarına devam etmesidir.
MÜTABAKAT TAMAM, DÜZENLEME EVLERE ŞENLİK...
Mutabakata varılan konuların düzenlenmesine yönelik çalışmalar öncelikle Maliye Bakanlığınca başlatıldığı söylenmiş ama kanun gereği 3 ay içerisinde mutabakat hükümlerinin devletin yürütme organı tarafından yerine getirilmesi gerekirken 6 aydan fazla süre geçmiş olmasına rağmen hala somut bir sonuç alınamamıştır. Zaman zaman biz sendikaların tazyiki ile toplantılar yapılmış ancak maliye bakanlığınca hazırlanan bir taslak, kamuoyuna duyuruldu gerekçesi ile mutabakatın tarafı olan ve komisyon çalışmalarının da taraf olması gereken Kamu çalışanlarının temsilcisi, sendikalardan bundan sonraki ham taslak çalışmaları esirgenmiştir. Göstermelik yapılan toplantılarda ise aslen mutabakat metninde yazılı konular yok sayılarak sendika temsilcilerinden görüş istenmiştir. Yani hükümet her zamanki gibi kendi çalıp kendi oynamıştır. Bu konuda kamu çalışanları aracılığı ile gelişen yoğun kamuoyu baskısı sonucu nihayet konu 23 Ocak 2006 günü Bakanlar Kurulu Gündemine getirilmiştir. Bu toplantı sonrası, Toplu Görüşmeden Sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın M. Ali Şahin Tarafından imzaların tamamlandığı ve bir iki gün içerisinde TBMM'ne sevk edileceği ifade edilmiş olmasına rağmen taslak yeniden askıya alınmıştır. Bu süreçte yürüttüğümüz yoğun takip sonucu bakanlar kurulunda Başbakan dışı imzaları tamamlanan taslağın, öncelikle Denge Tazminatı alamayacak bazı kurumlardan sorumlu Bakan ve Bürokratların baskısı ile Başbakanlık Müsteşarı Sayın Ömer DİNÇER tarafından alıkonulmuş olduğu anlaşılmıştır.
Değerli basın Mensupları;
Başbakanlık Müsteşarımızın yetkilerini tartışmak bize düşmez ancak Sayın Müsteşarın kabinenin bir üyesi gibi çalışması, hatta zaman zaman Başbakan vekili gibi icraat göstermesi Demokratik yollarla seçilen geçmiş Cumhuriyet hükümetlerimizde görülmemiştir.
MUTABAKATTAN MUTABAKATSIZLIĞA...
Taslak alıkonulduktan sonra öncelikle belirli kurum ve kadro çalışanlarına yönelik, kamuoyunda bir süredir yürütülen iyileştirme söylentilerinin de dikkate alınarak yeni bir çalışma yapıldığı görülmüştür. Daha önce sendikaları " basına sızdırdınız" gibi anlamsızca suçlayanların asıl feveranlarının sebebi ortaya çıkmıştır. Çünkü yeni taslak hem mutabakat metninden hem de birinci defa maliye Bakanlığınca hazırlanan tasarı taslağından oldukça farklı bir noktaya çekildiği anlaşılmıştır. Yani Hükümet erken duyuru ile suçüstü olmaktan çekinmiştir. Yeni taslak "İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Taslağı" adı ile Bakanlar Kurulu imzası sonrası 10 Şubat 2006 günü TBMM'ne sunulmuştur.
KAMU ÇALIŞANLARI ARASINDA AYRIMCILIK...
Yeni Kanun Taslağı incelendiğinde; kamu çalışanları arasında ÖZ EVLAT/ÜVEY EVLAT ayrımına yol açabilecek pek çok uygulamalar içerdiği görülmektedir. Öncelikle bazı kurum ve kadrolar için sağlanan avantajlar bütünü kapsamadığı için kamu çalışanları arasında husumete neden olabilecek ve kamu hizmetinin motivasyonunu düşürecek olumsuzluklar içermektedir.
Bu olumsuzluklar en fazla Tarım ve Ormancılık Hizmet Kolumuzda çok büyük oranda hissedilecektir. Mutabakat metninin 2.maddesinde yer alan Döner Sermaye Payı Ödemesi ek ödeme sayılmaktadır. Ancak Döner Sermaye "KAR" ından ödenecek Üretimi Teşvik Primi bir nevi yapılan fazla çalışmanın ve gösterilen yüksek PERFORMANSIN bedelidir ve bu bedel Döner sermaye payı olarak değerlendirilmiştir. Bunu ifade ederken bir örnek vermek gerekirse; Sağlık bakanlığında bir hastanın muayene ücreti yada bir laboratuardaki bir testin raiç bedeli belirlenirken işi yapan hekim yada laborantın payı oransal olarak belirlenmektedir. Ve toplanan meblağ ay sonu ya da dönem sonunda hak sahibine ödenmektedir. Ancak Tarım ve Köyişleri Bakanlığında kar payından ödenen üretimi teşvik primi yılsonu blanço karından ortaya çıkmaktadır. Yani diğer örneğin tersine kar varsa verilmektedir.
Bu durum Toplu Pazarlık masasında işveren Kurulu adına oturan en üst düzeydeki devlet erkânına ifade edilmiş ve gerekli notların alındığı tarafımıza söylenmiş olmasına rağmen Maliye Bakanlığınca hazırlanan taslakta bu konunun göz ardı edilmesi ancak hafıza zafiyeti ile ifade edilebilir.
Kanun taslağı hazırlıklarında Sendikaların görüşlerini mutabakat gereği almak zorunda olanların kendi başlarına hareket etmeleri sonucu ortaya bu tür bir adaletsizlik çıkması ve TERİMLERİN KARIŞTIRILMASI normaldir. Ancak ortaya çıkan mağduriyet tam anlamı ile kuyuya atılan taş misali olup, sorumlusu belli değildir. Ayrıca 2005 yılı Üretimi teşvik primi ödemelerinin, 2006 yılı Denge Tazminatı Ödemeleri ile mahsuplaştırılması çabası ise tam bir HUKUK KATLİAMI dır. Bu konuda ki görüşümüz Konfederasyonumuz ve Sendikamızca yazılı olarak Maliye Bakanlığı yetkililerine verilmiş olmasına rağmen kanun taslağı incelendiğinde bu konuda hiçbir düzenleme yapılmadığı görülmüştür. Buradan da anlaşılan mutabakatta yer alan ve yürütülmesi gereken ortak komisyon çalışması sadece sözde kalmaktadır.
Diğer yandan Hazırlanan Kanun Taslağının 2.maddesi, 1.fıkrasındaki uygulama Teknik Hizmetler sınıfı çalışanlar arasında olduğu kadar teknik hizmetlerle benzer koşullarda çalışan, özellikle Tarım ve Köyişleri Bakanlığı çalışanlarından Veteriner Hekim, Veteriner Sağlık Teknikeri ve Veteriner Sağlık Teknisyeni kadrolarında çalışanlar bu uygulamada tamamen göz ardı edilmektedir.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı çalışanları özellikle çalışma koşulları gereği yürüttükleri görevin gereği tamamen kırsalda ve sosyal hayatın en zayıf olduğu bölgelerde faaliyet göstermektedirler. Özellikle son iki aydır kamuoyumuzu yoğun olarak işgal eden KUŞ GRİBİ vakası hala gündemde iken ve geçen bayram sürecinde tüm kamu çalışanları izin kullanırken Tarım ve Köyişleri Bakanlığı çalışanlarından özellikle sağlık personeli en riskli koşullarda, eksi 30ºC'de, 24 saat esasına göre hizmet yürütmüşlerdir. Bu çalışmaların karşılığı ödül yada en azından bir teşekkür bekleyen Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Çalışanları, bu kanun taslağı kanunlaştığında tam bir cezalandırma ile karşı karşıya kalacaktır.
Ayrıca 15 Ağustos 2005 te başlayan TOPLU Görüşme Sürecinde Enflasyon hedefine uygun ücret öngören ve kaynaksızlıktan bahsederek bir adım dahi atmaya yanaşmayan Sayın Bakan, bu taslağı nasıl izah edecektir.
Toplu Görüşmelerde en makul teklifleri dahi IMF politikalarına ve Hükümetin Ekonomi programına aykırı gören Siyasetin şu anki uygulamaları, sendikaları yok etmeye ya da çalışanları SENDİKASIZLAŞTIRMAYA mı yöneliktir?
DENGE ADI ALTINDA DENGENİN BOZULMASI!
Sonuç olarak kamuoyu şunu bilmelidir ki; Biz kamu çalışanları için iyileştirme çalışmalarına karşı değiliz, Sendika olarak böyle bir durumda olmamız da söz konusu olamaz. Ancak bu taslak, kesinlikle MÜTABAKAT hükümlerine göre değil, Hükümetin tek taraflı, kapalı kapılar arkasında, konunun tarafı kamu çalışanı temsilcilerinden dahi kaçırılarak hazırlanan bir taslaktır. Yani bu kanun taslağı HÜKÜMETİN KENDİ TASARISIDIR. Bu uygulama ile Hükümet suç işlemektedir. Çünkü çalışanlar arasına nifak sokmaktadır. 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununu çiğnemektedir. Anayasamızın 90. Maddesi değişmiş olmasına rağmen, ILO'nun 151 Sayılı Sözleşmesini yok saymaktadır. Bu tür uygulamalar DEVLET ERKİNE, daha önemlisi, adında ADALET ve KALKINMA olanlara yakışmamaktadır. AKP, kamu çalışanlarının sadece bir bölümünden oy alarak iktidar olmamıştır. Bundan sonraki siyasal hayatında da toplumun bir tarafına dayanarak politika yapmak zorundadır. Tersi durum ise her eğilimin temsilcisi olduğunu söyleyenleri doğrulamamaktadır.
ADALET BEKLİYORUZ...
Buradan Sayın Başbakan'a sesleniyorum. Fırsat henüz geçmemiştir. Kanun taslağı henüz TBMM'ne ulaşmış, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülecektir ve Genel Kurula gelecektir. Hala müdahale edilme ve ADALETSİZLİĞİ önleme imkânı vardır. Yeniden mutabakat için komisyon görevdedir, sendikalar çağrı beklemektedir. Bu konuda kamu çalışanları adına yeni bir atak beklenmektedir.
Aksi takdirde konu ulusal ve uluslar arası her türlü hukuk zeminine taşınacaktır. Gelişmelere göre her türlü eylem ve etkinlik yapılacaktır. Bu durum başta Ülkemiz olmak üzere Hükümetimizin de aleyhine olacaktır.
Kamuoyuna saygılarımızla duyurulur.