"TASLAKLA MEMUR SAYISI AZALTILACAK"
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız ve Konfederasyona bağlı sendikaların Genel Başkanlarının da katıldığı Kongrede saygı duruşu ve İstiklal Marşının ardından bir konuşma yapan Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, hazırlanan Kamu Yönetimi Temel taslağı'nın Ulus Devlet yapısını önemli ölçüde tartışılır hale getireceğini vurgulayarak, bunun Federal bir yapının temel taşlarını oluşturacağını kaydetti
"TASLAKLA MEMUR SAYISI AZALTILACAK"
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız ve Konfederasyona bağlı sendikaların Genel Başkanlarının da katıldığı Kongrede saygı duruşu ve İstiklal Marşının ardından bir konuşma yapan Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, hazırlanan Kamu Yönetimi Temel taslağı'nın Ulus Devlet yapısını önemli ölçüde tartışılır hale getireceğini vurgulayarak, bunun Federal bir yapının temel taşlarını oluşturacağını kaydetti.Geleneksel devlet anlayışının da taslakla ortadan kalkacağına değinen Akyıldız'ın konuşması şöyle:
"Ayrıca; devletin asli ve sürekli işlerinde memur statüsünde çalışanların sayısının mevcut memur ve sözleşmeli sayısının üçte birine indirilmesi ( yaklaşık 700 bin memur), özelleştirme süreci içerisinde sözleşmeli ve işçi statüsünde olan kamu çalışanlarının özel sektöre devri düşünülmektedir.
Avrupa Birliği'ne aday olan Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde kamu yönetimi ve kamu personeli reformu AB tarafından biçimlendirilmektedir.
Avrupa Birliği ülkelerinin genelinde görülen eğilim, kamu istihdamı sistemlerini giderek birbirlerine daha çok benzemeleridir. Ancak bu benzeşme ekonomilerin Avrupalılaşması ve uluslar arası süreci içerisinde olmuştur ve birlik daha önceki genişleme süreçlerinde birliğe girecek ülkelere bir kamu yönetimi ve kamu personel rejimi modeli empoze etmemiştir.
Kamu personeli açısından AB öncelikleri, performansa dayalı ödeme, profesyonelliğe verilen önemin artması, kamu hizmetlerinde müşteri satıcı anlayışının yerleşmesi, rekabet ve diğer Pazar ekonomisi unsurlarının getirilmesi, kamu çalışanlarının sayısının azaltılması gibi sonuçlar getirmektedir.
Bu gelişmeler Türkiye açısından örnek alınacak gelişmeler olarak kabul edilmemelidir. Türkiye'de yıllardır tartışılan işçi memur ayırımı ve yapılması sürekli gündemde olan personel reformunun sağlıklı bir sonuca ulaşması için, sözleşme hukuku içinde çalışan işçilerin sosyal güvencelere ve iş güvencesine sahip olmaları gerektiği anlayışıyla, statü hukuku içinde çalışan memurların "hizmetkar" değil çalışan olarak gerçek sendikal hak ve özgürlüklere sahip olmaları anlayışının birlikte yerleşmesi sağlanmalıdır.
Ancak kamu yönetimi reformu kapsamında öngörülen yeni kamu personel rejimi, çalışanların hak ve özgürlükler açısından en yüksek ortak paydada eşitlenmesini değil,tam tersine memurların istihdam güvencesinin ve sosyal kazanımlarının zayıflatıldığı, işçilerin ise esnek çalışma biçimleri içinde sendikasızlaştığı en düşük ortak paydada eşitlenmesini öngörmektedir.
Önerilen yeni sistemde "devlette asli ve sürekli görevler belirlenecek ve bu kamu görevi yürütenlerin dışındakiler iş kanununa göre çalıştırılacak, asli ve sürekli görevlerde çalışanlar tüm kamu çalışanlarının belli bir oranının geçemeyecektir". Mevcut "kadro karşılığı sözleşmeli personel uygulaması" ise kaldırılacaktır. Kadro karşılığı sözleşmeli personel uygulaması kaldırılırken bu kişilerin ekonomik hak kaybına nasıl uğratılmayacakları belirsizdir.
Kamu Yönetimi Temel Kanununun 46. maddesinin gerekçesinde sözleşmeli personel uygulamasının yaygınlaştırılacağı ifade edilmektedir. Burada "sözleşmeli personel" ile neyin kastedildiği açık değildir. Sözleşmeli personel istihdamı, Türk kamu personel rejiminde memurlar gibi statü hukukuna tabi, ancak memur ve diğer kamu görevlilerinin dışında işçi sayılmayan kendine özgü bir çalışma biçimidir.
Sözleşmeli personel ile memur arasındaki esnek istihdamın bir aracı olarak kullanılması olanağı kısıtlanmıştır. Anayasa değişikliği yapılmadan sözleşmeli personelin statü hukukunun yasal güvencelerinden tümüyle yoksun bırakılması mümkün olamamaktadır. Mevcut haliyle sözleşmeli personel rejimi kamu personel rejiminin temel istihdam biçimi olmaya aday gözükmemektedir. Öte yandan İş Kanunu'na göre çalışan işçilerin istihdamına da hukuksal yazında "sözleşme rejimine tabi istihdam" adı verilir. "Sözleşmeli" statüye geçiş ile kastedilenin işçi statüsüne geçiştir. Kamu personel rejiminde nihai istihdamın, minimal devletin minimal asli görevlerini yürütecek minimal bir memur kadrosu ile, diğer hizmetleri yürütecek, çağrı üzerine çalışma dahil esnek çalışma biçimlerinde istihdam edilebilen, 4857 sayılı yasaya tabi işçi statüsünde personelden oluşacağı anlaşılmaktadır.
Kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması kapsamında önerilen yeni kamu personel rejimi,kamu istihdamı sorunlarının (kadro sayısının belirlenmesi, farklı istihdam şe-eri, sınıflandırma, kariyer ve liyakat,, ücret rejimi, sendikal siyasal haklar, emeklilik, hizmet için eğitim, siyasilerin kamu personeli üzerindeki etkileri, kayırmacılık) çözümüne yönelik bütüncül bir yaklaşım geliştirmemekte, kamu personeli sayısının azaltılması, sözleşme rejimine geçiş ve esnekleşmeyi (ücret esnekliği dahil) yeni personel politikasının temeli yapmaktadır.
Sonuç olarak bu tasarının kanunlaşması durumunda;
- Ulus Devlet yapısı önemli ölçüde tartışılır hale gelecektir.
- Federal bir yapının temel taşları olacaktır.
- Geleneksel devlet anlayışımız ortadan kalkacaktır.
- Yönetim biliminin evrensel ilkelerine ters düşmektedir.
- Kamu hizmeti, kamu yararı, kavramının özüne aykırıdır.
- Sosyal devlet ilkesi büyük ölçüde ortadan kaldıracaktır.
- Bakanlıkların taşra teşkilatları kaldırılarak, hizmet koordinasyon ve denetim görevleri yok edilmektedir.
- Halk denetçisi kavramıyla yeni bir kavram ve uygulama karmaşası ortaya çıkacaktır. Ücretini ve kadrosunu,yerel yönetimlerden alan bir denetçinin tarafsız olması mümkün değildir. Herhangi bir kişinin yargı yetkisi benzeri bir yetkiyle donatılması Anayasamızın yargıyla ilgili düzenlemelerine ters düşmektedir.
- İdarenin bütünlüğü ilkesine aykırıdır.
- Yerel yönetimlerin bu kadar hizmeti gördürmesi ve bunlara kaynak ayırması mümkün değildir.
- Milli Eğitimin birliği "Tevhid-i Tedrisat" ortadan kalkacaktır.
- Kamu hizmetlerinin özel sektöre devredilmesi, hizmetlerin ticari bir zihniyetle yapılmasını doğuracaktır.
- Özel sektöre devredilen hizmetler için, özel sektöre aktarılacak kaynağın akıbeti takip edilemeyecek, belki devletin parasıyla, devletin parçalanması ihtimali ortaya çıkacaktır.
- Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi ile, kusurlu durumlarda sorumlu bulunamayacak, mağdurlar hakkını arayamayacaktır.
- Kamu hizmetlerinde ulusal politika ve hedeflerden söz edilemeyecek, mahalli stratejiler konuşulacaktır. Bunun sonucunda kamu hizmeti standardı ve önceliği ortadan kalkacaktır.
- Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi, tüm dünya ülkelerinin 1978'de imzaladığı uluslar arası temel sağlık hizmetleri bildirgesine ve anlayışına aykırıdır.
- Bölgeler arası sağlık hizmetleri arasındaki farklılıklar artacaktır. Yaşanılan bölgedeki mahalli idarenin gücü nispetinde hizmet alınabilecektir.
- Kamu hizmetlerinde koordinasyon sağlanamayacaktır.
- Kamu hizmetleri daha pahalı bir hale gelecektir.
- Kamu hizmeti ve kamu yararı kavramları ortadan kalkacak, hizmetlerde yalnızca kar amacı güdülecektir.
- Kalifiye personel temininde bazı bölgelerde sorunlar yaşanırken, bazı bölgelerde personel fazlalığı yaşanacaktır.
- Kamu personeli ve memur sayısı azalacaktır.
- İş güvencesi olmaksızın çalışan personel sayısının artması, hayatlarını ve geleceklerini garanti altına almak isteyen kimselerin daha fazla para kazanabilmek için yolsuzluğa imkan sağlaması sonucunu doğuracaktır.
- Toplu sözleşmenin önemi, etkisi ve gerekliliği tamamen gözardı edilerek adeta sendikalar yok sayılmakta ve performansa dayalı bir ücret sistemi getirilmektedir.
- Liyakat ilkesi kamu personel rejiminde ortadan kaldırılmaktadır.
- Üst düzey bürokratların görev süreleri, hükümetin görev süreleri ile sınırlandırılarak, devlet politikalarının ve kamu hizmetlerinin devamlılığı ilkesi yok edilecektir. Devlet memuru yerine hükümet memuru dönemi başlayacaktır.
- Özel sektöre devredilen hizmetlerde, hizmetlerin devamlılığı ve takibi imkanı kalmamaktadır."