Ülkemizde kamu çalışanlarının pek çok sorunu bulunmaktadır
Ülkemizde kamu çalışanlarının pek çok sorunu bulunmaktadır. Bunların başında da ekonomik sorunlar gelmektedir.
Ücret seviyelerinin düşüklüğünün yanında kamuda oluşan ücret dengesizliği had safhaya çıkmıştır.
2007 yılında kamu işçileri için imzalanan toplu sözleşmeler ile toplu görüşmelerde memurlarımıza önerilen maaş artışları, memurlara karşı uygulanan çifte standardı ve ekonomik soykırımı gözler önüne sermiştir. Bütün bunlara ek olarak fazla mesai sorunu ise memurlarımızın kanayan yarasıdır.
Türkiye Kamu-Sen olarak geçtiğimiz yıllarda bu talebimizi Sayın Mehmet Ali Şahin'e ilettiğimizde şaşırmış, böyle bir uygulamadan haberdar olmadığını belirtmişti. Toplu pazarlıklarda alınan karara göre ise fazladan çalışmalar için kamu çalışanlarına ödenen ücretlerin günün şartlarına göre yeniden belirlenmesi söz konusuydu. Toplu pazarlıklarda Sayın Bakan, fazla mesai ücretlerinin günün şartlarına göre yeniden belirleneceği konusunda taahhütte bulunmuştu.
Ancak hükümet bu konuda henüz hiçbir adım atmamıştır.
Fazla mesailerle ilgili olarak uluslararası anlaşmalar ve sözleşmeler hükümler koymuştur. Ne yazık ki, ülkemizde işçilere uygulanan fazla mesai hükümleri uluslar arası standartlara uyarken, memurlar için uygulanan hükümler uluslar arası sözleşmelere uymamaktadır.
ILO'nun 29 sayılı sözleşmesi;
Cebri ve mecburi çalıştırma hallerini belirlemiş,
bu sözleşmenin 10. maddesi "zaruri ve kamu menfaati gerektiren işler" hariç, zorla çalıştırmayı yasaklamıştır.
11/1 maddesi "18'den yukarı 45 yaşından aşağı yaştakilerin sağlık durumları elverenler" çalıştırılabilir demiştir.
12/1 maddesi "12 ayda en fazla 60 gün" çalıştırılabileceğini,
13/1 maddesi ise "cebri veya mecburi çalıştırılmaya maruz kalan her şahsın normal çalışma saatleri, gönüllü çalışma için ayrılan saatlerle aynı olmalı ve cebri veya mecburi çalıştırılma esnasında normal süre içinde icra edilen çalışma saatleri için öngörülen nispetlere eşit nispetlerde ücretlendirilmelidir." Belirtmiştir.
13/2 maddesi "herhangi bir şekil altında veya mecburi çalıştırmaya maruz kalan bütün şahıslara haftada bir dinlenme günü verilmelidir." Demiştir.
22 madde "cebri veya zorunlu çalıştırma yapan ülkelerin bu durumu bir rapor ile bildireceklerini" belirtmiştir.
25 madde "cebri veya mecburi çalıştırmanın kanuna aykırı olarak geliştirilmesinin bir suç olarak sayılacağı"nı vurgulamaktadır.
ILO'nun 105 sayılı sözleşmesi;
Bu sözleşmenin 1. ve 2. maddeleri cebri ve zorunlu çalıştırmaya sınır getirerek, sözleşmeyi onaylayan ülkelerin kayıtsız şartsız uymalarını içermektedir.
Anayasamızın "angarya suçtur" ifadesi ile özetlediği gibi.
"Kimi bakanlık ve kuruluşlarda, fazla çalışma yaptırıldığı halde ödenek yok denilerek ücret ödenmemekte,
Bazı kurumlarda memurlara fazla çalışıp çalışmamasına bakılmaksızın fazla mesai adı altında sabit bir ödeme yapılmaktadır.
KİT'ler ve bazı kuruluşlarda ise fazla çalışmalarda her saat için 85 kuruş brüt 71 kuruş net ücret ödenmektedir."
Kamuda çalışan işçilere ise saat ücreti nispetinde ayrıca bu çalışma hafta tatili ve bayram günlerine denk gelmesi durumunda % 50 ve % 100 artırılarak ödenmektedir.
Yani günlük 50 YTL yevmiye alan bir işçi 50/9 = 5,5 YTL ile katları 11 YTL saat başı fazla çalışma ücreti almaktadır.
Şimdi neden kamuda işgücü açığını kapatmak için yeni eleman alımı yapılmadığını böylece anlıyoruz.
Çünkü dünyanın hiçbir ülkesinde, bir saatlik brüt ücrete 85 kuruş aylık 160 saat fazladan çalışanlara 137 YTL brüt, 113,6 YTL net ücret ödenmemektedir.
Acaba dünyada 113,6 YTL ücretle insan çalıştırılan bir başka ülke gösterilebilir mi?
Bizim araştırmalarımızda böyle bir ülke yoktur.
ILO'nun 29 ve 105 sayılı sözleşmelerine aykırı olarak olağanüstü hal ve şartlar dışında zorla ve cebren memur çalıştırılması ülkemiz adına yükümlülük gerektirmektedir.
Toplu görüşmelerin başından beri Türkiye Kamu-Sen olarak hazırlamış olduğumuz tüm talep metinlerinde, kamu görevlilerinin fazla çalışmak istemediklerini, devletin işgücü açıklarını istihdam yaratarak karşılaması gerektiğini vurguluyoruz.
Ancak her şeye rağmen zorunlu olarak kamu görevlilerinin fazla çalıştırılmaları halinde verilmesi gereken ücretin aylık ücretin 160'ta birinden az olmaması, bu çalışmaların hafta tatili ve bayrama denk gelmesi durumunda ise artırılarak ödenmesi gerekir.
Bugün itibarı ile en az maaş alan bir memur fazla çalıştırıldığında her saat için 4,5 YTL'nin altında fazla çalışma ücreti almaması gerekirken, brüt 85 kuruş ödenmektedir.
Bu durum, kamuda fazladan çalışarak fedakarlık gösteren kamu görevlilerine adeta ceza ve zorla çalıştırma niteliğindedir. Hafta sonunda fazladan çalışmak üzere işyerine gelen bir memurun yol ve yemek parası en az 7-8 YTL'dir. 8 saat fazladan çalışan memura ödenen para ise 5,7 YTL'dir. Yani fedakarlık yaparak fazladan çalışan memur, bunun için bir de cebinden para vermektedir.Ne insan haklarına, ne çalışan haklarına ne de ILO sözleşmelerine uygun olmayan bu durum mutlaka düzeltilmelidir.
Kısacası kamu görevlilerine karşı akıl almaz tutum ve uygulamalar sürdürülmektedir.
Maliye Bakanlığı'nın bütçe kanunu ile önümüzdeki 2008 yılı fazla çalışma ücretlerine brüt 5 kuruş zam yapılmasını, dul ve yetim ve yaşlılık aylığına yapılan komik zamları ifadelendirecek uygun kelime bulamıyoruz.
Sayın Maliye Bakanı işin kolayını bulmuş, sözünü geçiremediği, gücünü yetiremediği kesimlerin isteklerine karşı duramazken, memurların haklarını gasp ederek kaynak oluşturmak istiyor.
Anlaşılan o ki, sayın bakan, kamu görevlilerine hodri meydan diyerek alanlara davet ediyor.
Kamu görevlileri sendikaları olarak bizler ve kamu görevlilerimiz ve yüce milletimiz olanları ibretle takip etmekte ancak her gün tepkinin dozu artmaktadır.
Sayın bakan toplu görüşmelere katılmadıkları için anlaşılan iyi niyetle gündeme getirdiğimiz uyarıları hep kulak arkasına atıyor.
Israrla üzerine geldiği bu kesimin kim olduğunu ve bir gün bu kesimin patlaması durumunda neler olabileceğini hiç hesaba katmıyor.
Adeta kamu görevlileri ile alay ediyor. Bu anlayışa cevap gecikmeyecektir.
Toplu ücret artışlarındaki yaklaşımları, gibi memurları her alanda yok saymaya devam ediyor.
Kamu görevlilerinin sağduyulu yaklaşımları iyi niyetleri anlaşılan hiç işe yaramamış. O halde günah bizden gitti. Şimdi sıra bizde yani kamu görevlilerinde.
Kamu görevlileri zorlandıkları kölelik düzenini asla kabul etmeyecek ve cevabını da en kısa zamanda bildirecektir.
Saygılarımla.
Nazmi Güzel
Türkiye Kamu-Sen Toplu Görüşme Genel Sekreteri
Türk Ulaşım-Sen Genel Başkanı