Paylaş
- Kamu Personel rejiminden beklentiler
- Yerel yönetim hizmetleri iş kolunda bazı sendikaların belediyeler ile sosyal denge sözleşmesi adı altında sözleşme imzalayarak kendi sendikalarına üye memurları bu sözleşmeden yararlandırdıkları bilgisine sahibiz
- Kamu Personel rejiminden beklentiler
- Yerel yönetim hizmetleri iş kolunda bazı sendikaların belediyeler ile sosyal denge sözleşmesi adı altında sözleşme imzalayarak kendi sendikalarına üye memurları bu sözleşmeden yararlandırdıkları bilgisine sahibiz. Bu sendikalar, sendikalarına üye olmayan memurları yasal olmayan bir şekilde normal aidatın birkaç misli miktarda fazla dayanışma aidatı ödemeleri şartıyla yaptıkları sözleşmeden yararlandıracaklarını belirtilerek, çalışanları kendi sendikalarına üye olmaya zorlamakta, aksi taktirde sözleşmeden yararlandırılmayacakları yolunda beyanlarda bulunmaktadırlar. Ayrıca memurlardan, ileride doğabilecek hukuki gelişmeler, çıkacak zimmet karşılığında sözleşme ile ödenen yardımların faizleri ile birlikte belediyeye ödemeyi kabul ettiklerine dair taahhütname imzalattıkları tarafımızca tespit edilmiştir.
Sendikaların belediyelerle imzaladıkları sosyal denge sözleşmesi
yasal ise diğer iş kollarında da bu tip sözleşmelerin yapılması, yasal değilse gerekli açıklamaların yapılarak yasal tedbirlerin alınması gereklidir.
- Mevcut sistemde; sağlanan yardımların miktarı ve kalitesi düşük, Primler yüksektir.
- Sosyal güvenlik sistemi; gelir gider dengesini yitirmiştir. Devlet hazinesinden doğrudan destek almaktadır. Mevcut haliyle yükümlülüklerini yerine getiremez hale düşmüştür.
- Mevcut sosyal güvenlik sisteminin, daha verimli hale getirilmesi bir gereklilik halini almıştır.
- Şunu belirtmek gerekir ki; devletin sosyal güvenliğe yaptığı katkı yalnızca sosyal güvenlik açıklarının kapatılması şeklinde olmaktadır. Oysa gelişmiş ülkelerde devlet sosyal güvenlik sistemine belirli oranlarda katkı sağlamakta ve bu katkıyı sistemden faydalananlara doğrudan vermektedirler. (Sosyal destek ödemesi, konut yardımı, işsizlik yardımı, v.s.)
Ancak;
- Hükümetin yapmayı planladığı Sosyal Güvenlik Reformu ile sosyal güvenlik kurumlarında bu gün yaşanmakta olan sıkıntının faturası tamamen mevcut sisteme ve iştirakçilere kesilmektedir.
- Sistemdeki tıkanmanın en büyük sebebinin son 15 yılda hükümetlerin popülist kararları ve yanlış uygulamaları olduğu göz ardı edilmiştir. (Aflar, erken emeklilik uygulamaları, süper emeklilik uygulamaları, özelleştirmeler, sosyal güvenlik sistemine dışarıdan yapılan popülist müdahaleler, v.s.)
- İştirakçilerin ödedikleri primlerin sigortalılara dönüşüne izin vermeyip bütçe açıklarını kapatmakta kullananlar siyasi iktidarlardır.
- Sistem sosyal diyaloga kapatılmaktadır.
- Yeni sistemin finansmanının boyutları çok yüksek olacaktır. Aktüeryal hesapların yapılmasını mümkün kılacak veriler teklifte bulunmamaktadır.
- Bu denli büyük boyutlardaki bir reformu finanse edecek kaynak şu anda bütçede bulunmamaktadır. Bu konuya değinilmemiştir.
- Kayıt dışılık ve istihdam konusunda alınacak önlemler belirsizdir.
- Sistemin kontrolünün nasıl sağlanacağı açık değildir.
- İstihdam odaklı politikalar uygulanmadan, iş güvencesinin olmadığı bir ortamda önerilen sistemin etkili olması mümkün değildir.
- Önerilen sistemin gerekçesinde yalnızca mevcut sorunlar bulunmaktadır. Oysa sorunların çözümü sorunu doğuran nedenlerde aranmalıdır.
- Sosyal sigortalarda haklar kısıtlanmakta, yükümlülükler ise artırılmaktadır.
- Daha önce sistemde olmayan sağlık primi uygulaması getirilmektedir.
- Sağlık harcamalarından katkı payı alınması uygulaması yaygınlaşacak ve katkı payı oranları ve tutarları artacaktır.
- Aylık bağlama oranlarındaki değişim dikkate alındığında emekli maaşları büyük oranda azalacaktır.
- Prime esas kazancın kapsamı genişletildiği için, prim ödeme miktarları artacaktır.
- Prim ödeme miktarlarının artması, aynı oranda maaşların da azalmasına neden olacaktır.
- Emekli olabilmek için gerekli prim ödeme gün sayısı 9 bine çıkarılmaktadır. Dünyadaki ekonomik ve konjontürel gelişmeler dikkate alındığında, prim ödeme gün sayısının 9 bin güne çıkarılması, sistemden emekli olmayı imkansız hale getirmektedir.
- Sağlık sigortasında koruyucu hekimliğin yükü sigortalılara yüklenmektedir.
- Sağlık hizmetlerinin özel sektöre devrinin önü açılmaktadır.
- Sağlıkta Dönüşüm Projesi adı altında yürütülen devir ve finansman sağlama politikaları ile sağlık hizmetlerinin ticari bir mala dönüştürülmesi, katkı paylarının artırılması giderek yoksulluğu ve sağlık maliyetlerini artıracaktır.
- Temel teminat paketinde bulunacak yardımların yönetmelikle belirlenecek olması, gelecekte sağlık hakkının korunması konusunda şüpheler uyandırmaktadır. Çünkü ileride kapsam istenildiği gibi daraltılabilecektir.
- Sosyal güvenlik sisteminde yapılacak düzenlemede, hakların geriletilmesi, emekli maaşlarının düşürülmesi, prim oranlarının artırılması, prim ödeme gün sayısının artırılması, katkı payı uygulamasının getirilmesi gibi önlemlerin tamamı milleti adeta cezalandırmak anlamı taşımaktadır. Yapılacak düzenlemenin hakları geriletmeyen tedbirlerden oluşması gerekmektedir.
- Bu tasarı Torba Kanunla henüz verilen sağlık hizmeti hakkını dahi geri almaktadır.
- Tasarıya göre katılım payı tutarları her yıl, yeniden değerleme oranları kadar artırılacağı için, gelecek yıllarda katılım payları olağanüstü oran ve miktarlarda artacaktır.
- Prim ödemelerini zamanında yapmayanların hiçbir sağlık hizmetinden faydalandırılmayacak olması, insan hayatının hiçe sayılması anlamına gelmektedir.
- Sağlık hizmeti alanların kapsamı genişletilmekte fakat sağlık hizmetlerinin kapsamı ve sağlık harcamaları daraltılmaktadır. Bu bir anlamda tüm toplumun yetersiz sağlık hizmetinde eşitlenmesidir.
- Tasarı ile getirilen sosyal yardımlar dünya standartlarının oldukça gerisinde kalmaktadır.
- Bu önerinin sosyal devlet ilkesiyle bağdaşması mümkün değildir.
- Reform, tanımı gereği hakların ve uygulamaların ileriye götürüldüğü bir kavramdır.
- Sosyal Güvenlik "Reformunda" ise tüm haklar geriletilmekte, yükümlülükler artırılmaktadır.
- Çalışanlar yeterince bedel ödemiştir.
- Yolsuzlukların, hırsızlıkların, vurgunların ve popülist uygulamaların bedeli bir kere daha çalışan kesime ödetilmemelidir.
- Burada bir konuya daha tasarının önemli bir yönüne daha değinmek istiyorum. Yolsuzluklarla mücadele için yerinde durması gereken müesseselerin başında teftiş kurulları gelmektedir. Nitekim son zamanlarda kamuoyuna malolmuş; Roche, Neşter, Beyaz Önlük, Sahte emeklilik gibi önemli yolsuzluklar SSK Teftiş kurulu tarafından ortaya çıkarılmıştır
Sağlık ve sigorta hizmetlerinin gidere daha çok piyasalaştırıldığı ve çok uluslu şirketlerin menfaatine açıldığı bir ortam ile karşı karşıya bulunmaktayız. Bu ortamda Teftiş Kurulu ve Müfettişlik müessesesinin kesinlikle korunması gerekmektedir.
OECD ÜLKELERİNDE SOSYAL HARCAMALARIN BÜTÇE İÇİNDEKİ PAYI (%)
- Avustralya 18
- Avusturya 26
- Belçika 27,2
- Kanada 17,8
- Çek Cum. 20,1
- Danimarka 29,2
- Finlandiya 24,8
- Fransa 28,5
- Almanya 27,4
- Yunanistan 24,3
- İtalya 24,4
- Japonya 16,9
- Lüksemburg 20,8
- Hollanda 21,8
- Norveç 23,9
- Polonya 23
- Portekiz 21,1
- İspanya 19,6
- İsveç 28,9
- İsviçre 26,4
- İngiltere 21,8
- ABD 14,8
- Türkiye 15,98 (Sosyal Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri 13,78 + Sağlık Hizmetleri 2,2)
- OECD Ortalaması 21,2
- AB 15 Ülke Ortalaması 24
- Siyasi irade bu yanlıştan bir an evvel dönmelidir.