HÜKÜMET VERHAUGEN'E HADDİNİ BİLDİRMELİ
Kıbrıs Türklüğü ve Türkiye, bugün Kıbrıs konusunda millî ve stratejik bir yol ayrımındadır
HÜKÜMET VERHAUGEN'E HADDİNİ BİLDİRMELİ
Kıbrıs Türklüğü ve Türkiye, bugün Kıbrıs konusunda millî ve stratejik bir yol ayrımındadır.Geçmişte "Kıbrıs Cumhuriyeti"nin Enosis emellerine kurban edilmesine karşı durmayan BM, soykırımı önleyen Türkiye'yi işgalci görmüş, gerçek durumu ve uluslararası antlaşmaları gözardı etmiştir. Rumların fiilî egemenliğine yol açacak "Birleşmiş Kıbrıs Cumhuriyeti"ni yeniden inşa ve ihya etmek için baskı uygulamaktadır. Artık olaylar o hale gelmiştir ki; AB Rum Kesimi, Yunan Hükümeti, Kıbrıs muhalefeti kol kola vermişler, kirli senaryolarını ortak olarak üretmeye başlamışlardır.
AB sorumlusu Verheugen çeşitli yayın organlarında çıkan açıklamalarında; bu kirli senaryoların sözcülüğünü yapmaya devam etmektedir.
AB yönetiminin genişleme sorumlusu Günther Verheugen açıklamalarında her zaman olduğu gibi, yeni bir gözdağı vermeye çalışmaktadır. Aslında Verheugen'in bu açıklamaları KKTC Seçimleri öncesinde yapması hiçte şaşırtıcı değildir. KKTC'de yaklaşan 14 Aralık seçimlerini etkilemek amacıyla yanlı ve yıpratıcı açıklamalarını sürdüren Verhaugen, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın sırtının arkasından kararlar alındığını söyleyecek cesareti de kendisinde görmektedir. Kıbrıs'taki Türk tarafına baskı yapılmasını, muhalefetin seçimi kazanması halinde sonuçları tanıyacakları, aksi bir durumda seçimlerin demokratik olmadığını kabul edeceklerini açıkça ifade etmekten çekinmeyen Verhaugen'in açıklamaları AB'nin misyonuna kuruluş amacına da yakışmayan açıklamalardır. Bu açıklamalar; Rum tarafı, Yunan Hükümeti ve maalesef Türklük bilicini, en kıymetli hazinemiz olan tarih şuurunu yitirmiş kesimlerin haksız ve Türklük düşmanı görüşlerini de ifade etmektedir.
Daha önce, Kıbrıs sorunu ile Türkiye'nin AB üyelik sürecini birbirine karıştırmayan Birlik yönetimi, gerçek politikasını raftan indirmiştir. AB yönetimi, son günlerde Kıbrıs Türklüğü ve Türkiye'ye Kıbrıs'ta teslimiyeti dayatmaktadır. Güney Kıbrıs Rum yönetimini sorun çözülmeden üye yapmayı taahhüt etmiş durumda olan AB'nin bu tavrı bilinen ancak kabul edilemez bir tavırdır.
Gelinen noktada AB ve AB Görüşlerini destekleyen diğer kesimler; sayın Denktaş'ı yalnız bırakmak AB Birliği vaadi ile ağızlarına bir parmak bal çalınmış olan muhalefeti ön plana çıkararak Kıbrıs'ta silah zoruyla yapamadıklarını türlü oyunlarla kabul ettirmek yoluna gitmektedirler. Bu durum kabul edilemez.
Bu süreçte AKP yönetimi ve iktidarının belirsiz yaklaşımlarından ilham ve cesaret aldıklarına da şüphe bulunmayan bu kesimlere birilerinin dur demesi gerekmektedir. Kamuoyu bu konuda net bir tavır beklemektedir. Bu tavır kuşkusuz milli menfaatlerin ve milli duruşun tavrı olmalıdır.
Türkiye'nin en büyük sivil toplum kuruluşlarının başında gelen Türkiye Kamu-Sen geçmişte olduğu gibi bugünde milli menfaatlerin gereklerini yerine getirecek etkin bir davranış şekli sergileyecektir. Kamu-Sen ayrıca siyasi iktidardan da bu konuda net bir açıklama beklemektedir.