TÜRKİYE KAMU-SEN GENİŞLETİLMİŞ BAŞKANLAR KURULU İSTİŞARE TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİ
(24-25 EYLÜL 2005)
Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu'na
(Türkiye Kamu-Sen)
bağlı Sendikaların Genel Başkanları ve Yöneticileri, il temsilcileri ve şube başkanlarının katılımı suretiyle, 24-25 Eylül 2005'te Afyon'da gerçekleştirilen Türkiye Kamu-Sen Genişletilmiş Başkanlar Kurulu İstişare Toplantısında aşağıdaki hususların kamuoyuna açıklanmasına karar verilmiştir:
1-Türkiye Kamu-Sen 29 Ağustos 2005 tarihinde Kamu İşveren Kurulu ile ilk kez bir mutabakat metni imzalamıştır
TÜRKİYE KAMU-SEN GENİŞLETİLMİŞ BAŞKANLAR KURULU İSTİŞARE TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİ
(24-25 EYLÜL 2005)
Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu'na
(Türkiye Kamu-Sen)
bağlı Sendikaların Genel Başkanları ve Yöneticileri, il temsilcileri ve şube başkanlarının katılımı suretiyle, 24-25 Eylül 2005'te Afyon'da gerçekleştirilen Türkiye Kamu-Sen Genişletilmiş Başkanlar Kurulu İstişare Toplantısında aşağıdaki hususların kamuoyuna açıklanmasına karar verilmiştir:
1-Türkiye Kamu-Sen 29 Ağustos 2005 tarihinde Kamu İşveren Kurulu ile ilk kez bir mutabakat metni imzalamıştır. Bu mutabakat, kamu çalışanları sendikacılığının geliştirilmesi için önümüzdeki süreçte yolumuzu açacak önemli bir adımdır. Türkiye Kamu-Sen'e bağlı sendika şube başkanları, bu yıl ilk kez imzalanan mutabakat metninin önemini ve hassasiyetini vurgulamışlardır. Önümüzdeki süreçte grev ve toplu sözleşmeli, siyaset yapma ve yönetime katılma hakları konusunda siyasi iradenin mutabakatta verdiği sözü yerine getirmesi, Türkiye Kamu-Sen'in önceliği olacaktır. Türkiye Kamu-Sen, gerekli kanuni düzenlemelerin bir an önce yapılarak, kamu çalışanlarının demokratik haklarının Avrupa Birliği ve ILO normlarına çıkarılmasını, önümüzdeki süreçte faaliyetlerinin ana konusu yapacaktır.
2-Türkiye Kamu-Sen ,1 Ekim'de başlayacak yeni yasama döneminde siyasi iradenin yasalaştırmayı planladığı ve kamuda sözleşmeli personel çalıştırılmasını da öngören, esnek, kısmi zamanlı ve çağrı usulüne göre istihdam şe-erini içeren, ayrıca iş güvencesini ortadan kaldırarak, devlet memuru kavramını yok etmeyi amaçlayan, Kamu Personeli Kanun Tasarısı Taslağı'nın mevcut haliyle yasalaşmaması için gerekli her türlü girişimde bulunacaktır.
3-IMF'nin yoğun diretmeleri ile geçen yasama döneminde TBMM gündemine alınan ve gelen tepkiler üzerine bu yasama yılına bırakılan Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı'nın mevcut haliyle kabul edilmesi mümkün değildir. Türkiye Kamu-Sen emekli olmayı imkansız hale getiren, emekli maaşlarını ve aylık bağlama oranlarını düşüren, sosyal güvenlik primi ödemelerini arttıran, sosyal güvenlik sisteminden faydalanmayı güçleştiren, bütün hakları kısıtlayıp, yükümlülükleri artırarak sosyal devleti yok etmeyi amaçlayan tasarıların karşısındadır. Sağlıkta Dönüşüm Programı çerçevesinde Genel Sağlık Sigortası ve Aile Hekimliği uygulamalarıyla sağlık hizmetlerini piyasalaştırmaya çalışan düzenlemeler, sosyal güvenliği bitirmeyi amaçlayan her türlü girişim ve tasarı Türkiye Kamu-Sen'in tepkisiyle karşılaşacaktır. Hükümet IMF ile Türk insanının geleceği üzerinde pazarlık yapmamalıdır.
4-Ülkemizin uluslar arası alanda stratejik önemini arttıran, hem oluşturduğu katma değerle hem de sağladığı istihdamla ülke ekonomisini ayakta tutan büyük ve önemli kuruluşların son günlerde küresel sermayenin temsilcisi olan bazı iç ve dış kaynaklı sermaye sahiplerine kapalı kapılar ardında pazarlandığını; limanlarımızın, tersanelerimizin bir bir elden çıkarıldığını kaygıyla takip etmekteyiz. Milletimizin ödediği vergilerle kurulan ve bizatihi milletin malı olan kuruluşların yangından mal kaçırırcasına birkaç yıllık kârı karşılığında peş keş çekilmesine, söz konusu işletmelerde çalışanların kıyıma uğratılmasına Türkiye Kamu-Sen olarak seyirci kalmamız mümkün değildir. Yabancı sermaye eğer yurdumuzda yatırım yapmak istiyorsa, yeni TÜPRAŞ'lar, PETKİM'ler, ERDEMİR'ler kurmalıdır. Mevcut olanları ele geçirerek ülkemizde yatırım yapılıyor izlenimi yaratılmasına karşıyız. Bu uygulamalar yatırım değil, talandır, işgaldir. Türkiye Kamu-Sen şeffaflık ilkesini ön planda tuttuklarını söyleyen yetkililerden, bugüne kadar yapılan özelleştirmelerden gelen gelirin, bu kuruluşların yaptığı üretimin, istihdamın, kârın-zararın, ödedikleri vergilerin ve ülkemize olan ekonomik katkılarının açıklanması beklemektedir.
5-Türkiye Kamu-Sen sadece kamu çalışanlarının değil tüm Türk milletinin sağduyusunun sesidir. Buradan yola çıkarak konfederasyonumuz, emeklilerin mali ve sosyal haklarının iyileştirilmesi yolunda gayretlerini sürdürecek ve yapılacak her türlü eylemde yanlarında olacaktır.
6-Yıllarca kamu çalışanlarının maaşlarından kesilerek Konut Edindirme Yardımı (KEY) adı altında toplanan paraların faizleriyle birlikte hak sahiplerine ödenmesi için hazırlandığı belirtilen ve şu anda Başbakanlıkta bekleyen kanun tasarısı en kısa zamanda yasalaşarak, fonda biriken tutar hak sahiplerine iade edilmelidir. Bu noktada Türkiye Kamu-Sen her türlü girişimde bulunacaktır.
7-Son yıllarda yaşadığımız gelişmeler, artan terör olayları, AB kisvesi altında devletimizden istenen tavizler, sınırlarımızda yaşanan kıyım, şiddet ve katliamlar ülkemizin çok kritik bir dönemden geçtiğinin göstergesidir. Özellikle terör olaylarının belirgin bir şekilde artıyor olması, vatanımız üstünde hesapları olan iç ve dış güçlerin ülkemizi bir iç savaş ortamına sürükleyerek, bölünmesine yol açma niyetlerini ortaya koymaktadır. Terör faaliyetlerinin özellikle devleti somutlaştıran kamu çalışanlarını hedefliyor olması bu açıdan bakıldığında anlamlıdır. Türkiye Kamu-Sen bu kritik günlerde milletimizin huzur ve refahı için üzerine düşen her türlü görevi yapmaya hazır olduğunu taahhüt ederek, bu oyunun içinde olan ve bu oyuna destek veren tüm şer odaklarını şiddetle lanetlemektedir.
8-Türkiye 40 yılı aşkın bir süredir AB kapısı önünde beklemektedir ve maalesef bu bekleyiş sırasında artık ülke onurunu kırıcı, halkımızı ve değerlerimizi aşağılayıcı çeşitli tutumlarla karşılaşmaktadır. Başta 15 Aralık 2004 tarihli Avrupa Parlamentosu ilke kararı olmak üzere, çeşitli metinlerde dillendirilen veya Türkiye-AB Ortak Parlamento Komitesi Başkan Yardımcısı Andew Duff'un "Atatürk resimlerini devlet dairelerinden indirin" açıklamasındaki gibi bazen de çeşitli kişilerce kullanılabilen sapık söylemler, doğrudan Atatürk'e ve onun kurduğu Türkiye Cumhuriyet'ine yönelik ifadeler olup, amacı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bölmektir. Yetkililerimizin bu davranışlar karşısındaki tepkisizliği ise bizi daha çok kaygılandırmaktadır. Kimse Türk milletini ve Türk milletinin yüce değerlerini aşağılama cüretini göstermemeli, kimse Atatürk ilkelerine ve onun ilkeleri doğrultusunda kurulan Cumhuriyete dönük bu tür ifadeleri kullanmayı aklından bile geçirmemelidir. Buradan çıkacak sonuç şudur: AB samimi değildir, Türkiye'yi AB içine almak gibi bir düşünceye sahip değildir. AB Türkiye'yi sadece kapısının önünde tutarak isteklerini yerine getirtmek ve bundan çeşitli şe-erde çıkar sağlamak istemektedir. Türkiye elbette AB'nin demokratikleşme ve insan hakları gibi birçok konudaki hedeflerini yakalamalıdır. Ancak bunları AB'nin şartı olduğu için değil, insanımızın gereksinimi olduğu, milletimizin huzur, refah ve geleceği için yerine getirmelidir. Türkiye Kamu-Sen'in AB sürecinde gerçekleştireceği eylem ve etkinliklerinde bakış açısı ve konuya yaklaşımı bu çerçeve içinde olacaktır.
9-Türkiye'nin AB sürecinde karşılaştığı büyük bir dayatma da Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin tanınması talebi olmakta, AB üyesi ülkeler, limanlarımızın Rum gemilerine açılmasını ve tüm Kıbrıs adasının temsilcisi olarak bu devleti kabul etmemiz istemektedirler. Şu hiçbir zaman unutulmamalıdır, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti şehit kanı akıtılarak kurulmuş bir vatan toprağıdır, Türk yurdudur. Rum Kesimi hiçbir zaman adanın temsilci devleti olmamıştır, olmayacaktır. AB sevdası, Kıbrıs Türklerinin adadaki egemenlik hakkının göz ardı edilmesi sonucu doğuracaksa; bu, o topraklar için canını vermiş yüzlerce askerimize, kardeşimize yapılacak en büyük ihanet olacaktır. Türkiye Kamu-Sen, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki kardeşlerimizin yanındadır ve bu mücadelede hiçbir zaman onları yalnız bırakmayacak, Türkiye'nin AB ile yapılan görüşmelerde bu konuda yapacağı en ufak hataya ciddi biçimde karşı koyacaktır.
10-Vatanımız üzerinde hesabı olanların uygulamaya koydukları bir başka senaryo da milletimizin kültürel açıdan yozlaştırılmasıyla, öz benliğinden, gelenek, göreneklerinden ve kimliğinden uzaklaştırılmasıdır. Bu amaçla da milletimiz Türk dili üzerinde yapılan tahribatla kültürel bir saldırıya maruz kalmaktadır. Gerek basın-yayın organlarında gerekse günlük hayatta kullanılan kelimelerin arasına dilimizde bulunmayan, egemen dillerden alınan sözler yerleştilerek milletimizin kültür ve tarihle bağlantısı kesilmek istenmektedir. Türkiye Kamu-Sen Türk dilinin doğru kullanılması, geliştirilmesi ve dilimiz üzerinde oynanmak istenen oyunların bozulmazı için yapılacak her tür çalışmaya katkıda bulunmaya hazırdır.
11-Türkiye üzerinde planları olan güçlerin bir taraftan siyasi, bir taraftan özelleştirmeler ve IMF yoluyla ekonomik, bir taraftan da terör silahlarını kuşanarak ülkemize pervasızca saldırdıklarını görmekteyiz. Bunların bir örneği de "bilimsel özgürlük, demokrasi ve kültürel hak" gibi kisveler altında geçtiğimiz günlerde İstanbul'da gerçekleştirilen Ermeni Konferansıdır. Ülkemizi bölmeyi hedefleyen güçler yapay bir etnik kimlik sorunu yaratarak, milletimizin iç dinamiklerini kemirmektedir. Nitekim Avrupa Parlamentosu'nun 28. 9. 2005 tarihinde almış olduğu karar, sözde Ermeni soykırımının tanınmasını üyelik için önkoşul olmasını talep ederek, bu tavrın göstergesi olmuştur. Bu tip bölücüler ve milletimizi tahrik eden kişi, kurum ve kuruluşlarla, bu faaliyetlere katılanlar ve destekleyenler, bir gün Türk milletine hesap vereceklerini unutmamalıdırlar.Bilinmelidir ki; Türk milleti tarihin hiçbir evresinde katil olmamıştır. Ermeni konferansı örneğindeki gibi, Hatay'da "Medeniyetler Buluşması" adı altında gerçekleştirilen tiyatro da, Ortadoğu coğrafyasında hayata geçirilmeye çalışılan Büyük Ortadoğu Projesi'ne toplumu hazırlama evresidir. Türkiye Kamu-Sen ülkemiz ve bölgemiz üzerinde oynanan oyunların farkında olarak, kökü dışarıda olan bu oyunlara ve bölücü zihniyetlere karşı her zaman tepkisini gösterecektir.
12-Türkiye Kamu-Sen sorumluluğunu sadece ülke sınırları içinde görmemekte, aynı zamanda bölgemizde yaşanan şiddet olaylarına da dikkat çekmek istemektedir. Irak'ta Amerikan güçlerinin başta Türkmen şehri Telafer'de olmak üzere gerçekleştirmekte olduğu operasyonlar, bölücü terör örgütü PKK'nın da desteği ile Türkmenler üzerinde adeta bir soykırıma dönüşmüştür. Bölgeye demokrasi ve insan hakları nidaları atarak gelen ABD askerlerinin PKK ile işbirliği içinde gerçekleştirdiği saldırılar, açıkça masum Türkmen halkı hedef almaktadır. Saldırılar, bölgenin nüfus yapısını Kürtler lehine değiştirme amacında olup, adeta 21. yüzyılın utancı haline gelmiştir ve maalesef Türk yetkililer bölgede yaşananlara ilişkin tatmin edici bilgileri kamuoyundan kaçırmaktadırlar. Konfederasyonumuzun yaşanan bu vahim olaylar karşısında sessiz kalmayacağını herkes bilmelidir.
Sonuç olarak Yüce Türk Milleti, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden ,
- "Ermeni soykırımının var olduğu" anlamına gelecek her tür konuşma, açıklama, yazı ve görüşün kullanılmasını suç sayacak,
-Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde yer alan bölge, şehir ve yörelere dönük resmi çerçeve dışında ve amaçlı ad takılarak, bu adın kullanılmasını suç sayacak,
-Lozan Antlaşması'nda tanımlanan azınlıklar dışında bazı grupların azınlık olarak tanımlanmasını ve bu şekilde kullanılmasını suç sayacak,
bir yasal düzenlemenin yapılmasını beklemektedir.
Türkiye Kamu-Sen, Türkiye Cumhuriyeti devletinin, Türk milletinin ve Türk memurunun değerlerine ve kutsallarına yapılan saldırılara karşı inandığı doğruları yapmaya devam edecektir. Kamuoyuna duyurulur.