TÜRKİYE KAMU-SEN GENEL BAŞKANI BİRCAN AKYILDIZ'IN YÖK YASA TASARISI HAKKINDA AKGÜN OTEL'DE YAPMIŞ OLDUĞU 15
TÜRKİYE KAMU-SEN GENEL BAŞKANI BİRCAN AKYILDIZ'IN YÖK YASA TASARISI HAKKINDA AKGÜN OTEL'DE YAPMIŞ OLDUĞU 15.05.2004 TARİHLİ BASIN AÇIKLAMASIDIR
Son günlerde milletimiz çok hassas bir konuda, gereksiz bir gerginlik ve tartışma ortamına çekilmektedir. YÖK yasa tasarısı olarak ele alınan bir takım değişikliklerin boyutu imam hatip liseleri gibi dar bir kapsama indirgenmeye çalışılmaktadır.
Bugün eğitim sistemimizin bir çıkmaz içinde olduğu açıktır. Bireysel başarıya önem vererek, takım çalışmasını gözardı eden, gereksiz ve yanlış bir çok bilgiyi genç beyinlerimize yükleyerek karmaşa yaratan, milli olmaktan uzak bir politika ile hükümetlere endeksli bir eğitim sistemi sonunda geleceğin teminatı gençlerimiz milli ve manevi hassasiyetlerden uzak, ahlaki ve beşeri değerleri yitirmiş bir şekilde yaşamaya zorlanmaktadır.
Eğitim sistemimizdeki sorunlar ortadayken, toplumumuzun gereksiz ve kısır bir tartışma ortamına sokulmuş olmasının bir anlamı yoktur. Bugün yaşanan tartışmalar, sorunun temeline inmekten uzak, bir hedef saptırmacasından başka bir şey değildir. Gerek teknoloji gerekse bilimsel alanda fikir kısırlığı içinde kıvranan ülkemizde eğitimin tek sorunu ne YÖK'tür ne de İmam Hatip Liseleri'dir.
Her ferdin dinini öğrenmedeki özgürlüğü anayasal bir hak olarak vatandaşlarımıza verilmiştir. Doğru olan da Atatürk'ün de dediği gibi "din eğitiminin devlet okullarında verilmesidir." Eğer devlet okullarında dini eğitim alan insanların üniversitelere girmelerinin önüne engeller koyarsak veya bazı görüş sahiplerinin söylediği gibi İmam Hatip Liselerini kapatırsak, o zaman gençliği bu boşluğu dolduracak radikal düşünce sahibi yer altı örgütlerinin eline teslim etmiş oluruz. Onların verdiği din eğitimi de Devlet düşmanı bireylerin yetişmesine neden olur.
Unutulmamalıdır ki; din bu milletin ayrılmaz, vazgeçilmez temel kültürel değeridir ve Türk kimliğinin ayrılmaz parçasıdır. Büyük Atatürk'ün dediği gibi "bir milleti ayakta tutan dil birliğidir, din birliğidir."
Buradan Türkiye Kamu-Sen olarak çağrıda bulunuyoruz:
Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı bir ortaoğretim kurumu olan İmam Hatip Liselerine insafla, akılla, bilimle yaklaşılmalıdır. Bu okullarda okuyan öğrenciler Türk Milleti'nin evlatlarıdır. Onların da bayrağı ay yıldızlı albayraktır. Onlar da bu ülkenin kalkınması, gelişmesi için bizim kadar gayret gösteren insanlardır. Ve bu ülkenin bu insanlara ihtiyacı vardır. Türkiye Kamu-Sen her zaman İmam Hatiplilerle beraberdir.
Ancak; İmam Hatip Liseleri üzerinden siyaset yapmak da doğru değildir, onlara üniversiteleri yasaklayarak toplumdan tecrit etmek de doğru değildir. Bu bağlamda İmam Hatip Liseleri ve meslek liselerinin üniversiteye girişlerinde engel teşkil eden katsayı ile ilgili düzenleme yeterli olmamakla beraber, problem çözmeye niyetlenmesi bakımından yerindedir.
Kaldı ki, konunun yalnızca İmam Hatip Liseliler nezdine indirgenmesi de doğru değildir. Meslek Liselerinde eğitim görmekte olan 900 bin dolayında öğrencinin yanında 85 bin İmam Hatip Liselinin ön plana çıkarılması gündemi saptırmaktır.
Yapay gündemler yaratılarak toplumumuz gereksiz bir tartışma ve gerginlik ortamına sokulmaktadır. Kuzey Irak'ta kırmızı çizgilerimiz ihlal edilip, askerimizin başına çuval geçirilirken, Kıbrıs elden giderken, hazırlanan bazı kanunlarla üniter devlet yapısı tartışmaya açılırken, anayasanın 90. maddesi değiştirilerek, egemenlik hakkımız uluslararası sözleşmelere devredilirken, sesleri çıkmayanların, İmam Hatip Liseleri ve Meslek Liseleri'nde okuyan öğrencilerimizin üniversiteye girişte diğer öğrencilerle eşit haklara sahip olması gündeme geldiğinde, bir bardak suda fırtına koparmaları manidardır. Olayı Türk Milleti izlemekte ve değerlendirmektedir.
Unutulan bir konu daha var ki; bu tasarının 11 maddesi daha bulunmaktadır. Bu maddelerin bir kısmında YÖK yürütme kurulu ile kadro karşılığı olmaksızın bürokraside görevlendirilen öğretim görevlilerinin özlük hakları da düzenlenmektedir. Bu düzenleme ile yeni bir ücret adaletsizliği benimsenerek, üniversite öğretim görevlileri ve bürokrasi arasında sürtüşme başlatılmış olacaktır. Bir taraftan öğrencilerle ilgili katsayı adaletsizliği giderilmeye çalışılırken, diğer taraftan ücret adaletsizliği gibi bir yaman çelişkiyi yasa tasarısına koymak izahı olmayan bir durumdur.
Bunun yanında bir oldu bittiye getirilerek Meclise sevk edilen tasarının toplumumuzda gereksiz bir gerginlik yaratması, sonuç almaktan uzak tartışmalardan rahatsız olan Türk milletinin de vicdanını sızlatmaktadır. Tasarı konusunda milli ve manevi konulara karşı hassas olan vatandaşlarımız üzerinden siyasi popülizm yapılmaması da tek dileğimizdir.
Türkiye Kamu-Sen, yıllardan beri hep şunu savundu: Uzlaşma ve Türkiye'de uzlaşma kültürünün yerleştirilmesi!
Bugüne kadar yaptığı eylem, söylem ve çalışmalarıyla her zaman uzlaşmadan yana bir tavır sergilemiş, geniş toplum kesimlerinin de desteğini almıştır. Ancak; AKP iktidarı her konuda olduğu gibi, Kamu Yönetimi Tasarısı, Kamu Personel Rejimi ve YÖK yasasında da bir oldu bitti yaratarak konuyu toplumun geniş kesimlerini temsil eden sivil toplum örgütleriyle paylaşmadan TBMM'ne sevketmekte, tepkiler neticesinde geri dönüş yapmaktadır. Umarız ki, bu yasa tasarısını sonuna kadar takip eder, neticeye ulaştırırlar.
İşte Türkiye Kamu-Sen bu noktada hükümeti ve yetkili organları bir toplumsal uzlaşmaya davet etmektedir.
Ümit ediyoruz ki, tartışmalardan uzak bir şekilde, yalnızca belli konularda değil, eğitim sistemimizin bir bütün olarak yeniden düzenlenmesi ve eğitimcilerimizin özlük hakları da dahil olmak üzere, sistemin; toplumumuzun ihtiyaçlarına cevap verebilecek seviyeye çıkarılması mümkün olur.
Bu sebeple toplumsal barışın tesisi açısından Türk eğitim sisteminin yeni baştan değerlendirilmesi hususunda toplumun büyük kesimini temsil edilen sivil toplum kuruluşlarının da görüşlerinin alınacağı sempozyum, paneller düzenlenmeli, bu konuda çalışma grupları oluşturularak ortak mutabakat metni sağlanmalı ve kamuoyuna duyurulmalıdır.