Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Üretim Reform Paketinde yer alan Yükseköğretim Kanununa ilişkin hükümler hakkında değerlendirmelerde bulundu
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Üretim Reform Paketinde yer alan Yükseköğretim Kanununa ilişkin hükümler hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Genel olarak değişikliklerin son derece olumlu olduğunun altını çizen Genel Başkan Koncuk, bu değişikliklerle ülkemizde de eğitim istihdam ilişkisinin sağlanması için önemli bir yol kat eden ve büyük emekleri olan YÖK Başkanı Yekta Saraç’a teşekkür etti.
İsmail Koncuk değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi:
“Türkiye Kamu-Sen olarak yıllardan beri eğitim, istihdam ilişkisinin kurulamaması nedeniyle bir tarafta yüzbinlerce hatta milyonlarca diplomalı gencimiz iş bulmak için kapı kapı dolaşırken diğer tarafta da kalifiye eleman ihtiyacını karşılayamayan işverenlerin, açık işlerin bulunduğunu ifade etmekteyiz.
Gerek nüfus projeksiyonumuzun ve uzun vadeli gelecek vizyonumuzun doğru planlanmamış olması gerekse de bu projeksiyona uygun bir eğitim sistemi kurgulanmaması nedeniyle dünyada sayılı ülkeye nasip olan genç nüfusumuzu ve dinamizmimizi teknolojiye ve istihdama yönlendirememenin sıkıntılarını çekiyoruz. Buna bağlı olarak bir alanda ihtiyacın üzerinde diplomalı gencimiz bulunmaktayken bir başka alanda ise kalifiye eleman eksikliği yaşıyoruz.
Ülkemizin içinde bulunduğumuz değişim ve dönüşüm sürecinden kazançlı çıkmasının yolu, kapasitesine uygun olarak istihdam alanlarında yeterli, eğitimli, donanımlı insan kaynağı yetiştirmekten, doğru işe doğru insanı yerleştirmekten ve üniversitelerin kaynak sorunlarını gidererek diplomalı işsiz yetiştiren değil gerçek anlamda teknoloji ve bilim üreten kurum olmalarını sağlamaktan geçmektedir. Bizler, yanışları dile getirdiğimiz gibi doğru uygulamaları da ifade etmekle mükellefiz. Bu noktada birkaç hususta tereddütlerimiz olsa da Kanunda yapılan düzenlemeler son derece yerinde olmuştur.
Yıllardır; ülkemizin eğitim alanındaki sorunlarının çözülmesi, gençlerimizin eğitimlerine uygun işlerde çalışabilmesi, diplomalı işsiz, ataması yapılmayan öğretmen, iktisadi idari bilimler bölümü mezunu, sağlık meslek yüksekokulu mezunu kalmaması için fikir üreten, eylem yapan bir sendika ve konfederasyon başkanı olarak bu noktada Üretim Reform Paketinde yer alan ve Yükseköğretim Kanununda bazı değişiklikler içeren düzenlemelerin son derce yerinde olduğunu görmekten büyük memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek isterim.
Bu düzenlemelere üstün gayretleriyle yön veren YÖK Başkanı sayın Yekta Saraç’a da ülkemizin kanayan yarası haline gelmiş olan yükseköğretimde kalite ve istihdam sorunun çözülmesi anlamında gösterdiği duyarlılıktan dolayı teşekkür ediyorum. Öyle ki, yapılacak değişikliklerle YÖK ile ilişkili olarak oluşturulacak Kalite Kurulu’nun bir anlamda YÖK’ün çıktılarını denetleyeceğini düşünürsek, YÖK’ün yönetimsel olarak bir denetleme sürecine gireceğini ve paydaşlarla sürekli iletişim halinde daha şeffaf bir yönetim anlayışına kavuşacağını düşünüyoruz.
Bununla birlikte üniversitelerimizin kontenjan planlamalarının bakanlıklar ve özel sektörle birlikte yapılmasını sağlayacak olan Yükseköğretim Programları Danışma Kurulu yoluyla eğitim, istihdam ilişkisi de bir anlamda sağlanmış olacaktır. Ara eleman ihtiyacı duyulan alanların belirlenmesi amacıyla Meslek Yüksekokulları Koordinasyon Kurulu’nun oluşturulması ile meslek yüksekokullarının organize sanayi bölgelerinde açılmasının teşviki, işyeri odaklı eğitim sistemine önem verilmesi, bilimsel araştırma projelerinde görev alacak öğrencilere burs verilmesi, teknoloji ürünlerinin geliştirilmesi sürecinde teknoloji transfer ofislerinin kurulabilmesine imkân sağlanması, ücretli araştırma yapılabilmesi gibi düzenlemeler, ülkemizde mesleki ve yükseköğretimin kalitesini artırmaya yönelik olarak tedbirler içermektedir.
Ayrıca üniversitelerimizdeki öğretim görevlisi ve araştırmacı eksiğinin giderilmesi amacıyla emekli öğretim üyelerinin ilgili bölümün ihtiyacı ve üniversitelerin talebi üzerine 75 yaşına kadar çalışabilmelerinin önünün açılması, doktorasını tamamlayan öğrencilerimize araştırmacı olarak istihdam imkânı sunulması olumlu adımlar olarak görülmektedir.
Buna karşın yükseköğretim kurumlarımızın misyon farklılaşması ve ihtisaslaşması konusu, doğuracağı sonuçlar ve uygulamadaki zorluklar nedeniyle tüm üniversitelerin ve öğretim görevlilerinin katılımı ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının katkısıyla daha geniş bir perspektifte ele alınması ve üzerinde düşünülmesi gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle üniversitelerin ihtisaslaşmasının nasıl sağlanacağı, üniversitelerin bazı bölümlerinin taşınır, taşınmaz ve öğrencileriyle birlikte başka üniversitelere devredilmesi gibi bir takım sorunlu konular bulunmaktadır. Bilindiği gibi öğrencilerimiz eğitim gördükleri yükseköğretim kurumlarını ve bölümlerini girdikleri yarışma sınavı sonucunda belirlemektedirler. Dolayısıyla böyle bir durum öğrencilerimiz açısından da büyük adaletsizlikler doğurabilecek niteliktedir. Bu bakımdan üniversitelerin birbirinin aynı olmaması amacıyla misyon farklılaşması ve ihtisaslaşması öngörülürken gerek öğretim görevlileri gerekse öğrenciler açısından yeni mağduriyetlerin ortaya çıkması ihtimali bulunmaktadır. Tarihi asırları bulan köklü öğretim kurumlarımızın böylesine büyük bir dönüşüm içine sokulması bir anlamda bu kurumlarımızın yeni kaoslar yaşamasına da neden olabilir. Bu bakımdan ihtisaslaşma ve misyon farklılaşması konusu, uygulanması bir kere daha düşünülmesi gereken önemli bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır.
Genel olarak değerlendirildiğinde başta YÖK Başkanı Yekta Saraç olmak üzere, ülkemizin en temel sorunlarından birisi olan diplomalı işsiz sorununu çözmeye, eğitim, istihdam ilişkisi kurmaya, öğretim görevlisi açığını kapatmaya, akademik araştırmalara ekonomik katkı sunmaya, işveren ile öğrenciyi daha eğitim esnasında bir araya getirerek istihdama katkı sağlamaya, üniversitelerin personel açığını kapatmaya ve yükseköğretim kurumlarını daha fazla bilgi üretmeye yönelik olarak hazırlanan bu değişikliklerde emeği geçen herkesi kutluyoruz.
Türkiye Kamu-Sen olarak tereddüt ettiğimiz üniversitelerin ihtisaslaşması konusunda ortaya çıkması muhtemel sorunların dikkate alınacağını umuyor, eğitim sistemimizin iyileştirilmesi, çağa uygun hale getirilmesi, üniversitelerin araştırma yapan ve bilim ve teknoloji üreten kurumlar haline gelebilmesi amacıyla yapılacak her türlü çalışmaya elimizden gelen her türlü desteği vereceğimizin bilinmesini istiyoruz.”