İL TEMSİLCİLERİMİZİN DİKKATİNE
Değerli basın mensupları, kıymetli
mesai arkadaşlarım,
3 milyon kamu görevlisi ve 2 milyon
emeklinin 2 yıl sürecek çileli geçim mücadelesi başlamıştır.
Kamu görevlileri bugün, ağustos
ayındaki toplu satış sözleşmesinden beri ifade ettiğimiz acı gerçekle yüz yüze
kalmıştır.
Buna göre memurlar ortalama 160
TL, emekliler ise 100 TL zamla 6 ay boyunca idare etmek zorunda kalacaklardır.
TÜİK’in resmi rakamlarına göre geçtiğimiz
yıl gıda fiyatları ortalama %10,9; mutfak tüpü %17,6, doğalgaz %22, elektrik
%18,3 zamlanmışken maaşlara %4 zam yapmak, adeta memur ve emeklilerle alay
etmek demektir.
Ekonomi iyi yolda, istikrar
sürüyor, enflasyon düşüyor masalı, çarşı pazardaki gerçek fiyatlarla kâbusa
dönüşmüştür.
Yetkililer hedef enflasyonu bilinçli
olarak düşük göstererek memurlarımızı düşük ücret artışına mahkûm ederken, milletimizi
zorunlu harcamalarında dahi enflasyon canavarına teslim etmektedir.
İktidar 2019’daki ilk enflasyon
hedefine göre maaşlara toplam %9,2 zam yapmıştır.
2019 yılında gerçekleşen resmi
enflasyon ise %11,84 olmuştur.
Buna göre memur maaşları
enflasyonun gerisinden gelmektedir.
Kaldı ki, bu oran TÜİK’in
enflasyon sepetindeki, çoğunu halkın tüketmediği 418 madde 895 çeşit ürünün
ortalama artışını göstermektedir.
Milletimizin tüketmek zorunda
olduğu gıda, temizlik, sağlık, ulaşım, haberleşme, ısınma, kira gibi
ürünlerdeki fiyat artışları ise 2019’da gerçekleştiği ilan edilen, resmi
enflasyonun kat be kat üzerindedir.
Eğitim, sağlık, ulaşım gibi
harcamalar enflasyonun üzerinde zamlanmıştır.
Bir zamanlar fakirin yemeği olan
kuru fasulye, pilav lüks gıda maddesi haline gelmiştir.
Kırmızı etin yalnızca adı
kalmıştır.
Sebze, meyve el yakmaktadır.
İlaca %46, giyime %33, gazeteye
%28, dergiye %51 zam gelmiş memurun, emeklinin beli iyiden iyiye bükülmüştür.
Ekmeğimiz bile %13,5 zamlanmıştır.
Buna rağmen memurlara 2020 yılı
için %4+4, 2021 için ise %3+3 zam yapılması öngörülmüş, adeta ekonomi ile maaş
zamlarının ilişkisi tamamen kesilmiştir.
TÜİK’in bu rakamları aldığı
yerleri doğrusu merak ediyoruz.
Eğer TÜİK’in rakamları gerçekse
TÜİK bir market açsın, hepimiz oradan alışveriş yapalım, bizim de enflasyonumuz
TÜİK’in enflasyonu ile eşitlensin.
Yeniden değerleme oranları %22,58
olarak belirlenirken memur maaşlarına %4+4 zam yapmak hangi vicdanla, hangi
adalet anlayışıyla bağdaşır?
Gerçekler ortadayken çocuk parası,
aile yardımı, doğum, ölüm yardımları, ek ödemeler, ek dersler, fazla mesai
ücretleri ve tazminatlara da ayrıca bir artış yapılmamıştır.
Duruma bakıldığında bu yıl da
maaşların eriyeceği, alım gücünün düşeceği açıktır.
Toplu sözleşme tiyatrosuyla memurlarımız,
2021 yılı sonuna kadar devreden çıkarılmıştır.
Memurların ekonomik ateşin
ortasına atıldığı şu günlerde dahi malum konfederasyon memurların haklarını
korumayı akıl edememekte, başını kuma gömmektedir.
Kıymetli arkadaşlarım,
Bugün memurlarımız maaşlarını
aldılar ve acı gerçekle yüzleştiler.
Biz, Türkiye Kamu-Sen olarak sürekli
gerçekleri dile getiriyor, maaş zamlarının yetersiz olduğunu, verilen sözlerin
tutulmadığını ifade ediyor, acil çözüm bekleyen sorunlar için bir memur paketi
hazırlanmasını istiyoruz.
Malum konfederasyon ise durumdan
hoşnut olacak ki, eriyen maaşlara, unutulan 3600 ek gösterge vaadine, yardımcı
hizmetlilere, haksızlıkların kaynağı mülakata, sözleşmelilerin kadroya
geçirilmesine, gelir vergisi mağduriyetine, bayram ikramiyesine ve emekli
maaşlarına dair tek bir kelime etmiyor.
Bugün, memurlar maaşlarını
aldılar.
Yani takke düştü, kel göründü.
Türkiye Kamu-Sen dün de
meydanlardaydı; bugün de meydanlarda…
Dün ne dediyse, bugün de aynısını söylüyor.
Memurların haklarının budanmasına
seyirci kalan hatta pasif tutumuyla üstü örtülü şekilde destek olan malum
konfederasyon ve yetkililer, bugün neredeler?
Bugün, hormonlu sendikalar,
gerçekler karşısında saklanacak delik arıyorlar.
Memur maaşına yapılan %4 zam
ortalama maaşlara 160,6 lira zam demek.
Bir yılda ailenin zorunlu
harcamaları ortalama 730 lira, oransal olarak da %12,3 artmışken, %4 zamma yani
160 liraya tek kelime edemeyenler memurun karşısına ne yüzle çıkacaklar?
Sözleşmeliyi, hizmetlileri yok
sayanlar, vekil ebe, hemşire, imam ve aile sağlığı elemanlarına üvey evlat
muamelesi yapıp kadroya geçirmeyenler, öğretmeni, akademisyeni, sağlık
çalışanını, maliyeciyi, adliye çalışanını unutanlar,
Postacıya, ormancıya, belediye
çalışanına, diyanet çalışanına kör bakanlar,
Emeklileri, ek gösterge
sorunlarını, ek ödeme sorunlarını, fazla mesaileri, döner sermayeleri bir
kenara bırakıp, tek bir konuyu dahi müzakere etmeden 1 ayı heba edenler bugün memurun
karşısına ne yüzle çıkacaklar?
Memurlardan aldıkları yetkiyi
kötüye kullananlar, bugün memurun karşısına ne yüzle çıkacaklar?
Kış soğuğunun bastırdığı günlerde
oduna, kömüre, doğalgaza gelen zamları bile karşılamayan maaş artışına seyirci
kalan bir eli yağda, bir eli balda tatlı su sendikacıları, soğuktan donan
memurun karşısına ne yüzle çıkacaklar?
Elbette, sendikacılığın yüz
karaları bir deliğe gizlenecek ve Türkiye Kamu-Sen’in mücadele etmesini
bekleyecek.
Gördük ki, memur ve emeklilerin
bir 730 günü daha heba olmuştur.
Kamu çalışanları ve emekliler bu 2
yılı da bin bir güçlük içinde, biraz daha borç batağına saplanarak, kredi
kartına yüklenerek, yediğinden, içtiğinden keserek, çocuğunun harçlığından
kısarak, soğukta üşüyerek geçirmesinler.
Geçtiğimiz yıl, bizleri %4+5’e mahkûm
edenler, bu yıl da %4+4’e mahkûm ediyorlar.
Memurları, emeklileri enflasyonun
altında ezdiniz; biliniz ki, memurlar bir darbeyi daha kaldıramaz.
Hak mücadelesi kutlu bir
mücadeledir.
Biz, yalnızca memurlarımız ve
emeklilerimiz için değil, gelecek nesillerimiz, beşikteki bebeklerimiz, genç
kuşaklarımız için de mücadele yürütüyoruz.
Türlü menfaatler için bu kutsal
hedeften uzaklaşan çakma sendikacılara, şu dizeleri hatırlatmak istiyorum:
“Karacoğlan der ki her sözüm
haktır.
Yiğit olmayanın yalanı çoktur.
Cehennem yerinde hiç ateş yoktur,
Herkes ateşini burdan götürür.”
Bu dizelerde olduğu gibi,
milyonlarca memurun, emeklinin, masumun hakkının yenmesine göz yumanlar da kendi
ateşlerini, milyonlarca memurun bordrolarında göreceklerdir.
Memurun bordrosunun ateşi tüm
vicdanları yakacaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum.