Son yıllarda uygulamaya konulan ve her kesimden büyük tepki çeken Mülakat konusunda Türkiye Kamu-Sen Ar-Ge Merkezi bir rapor hazırladı
Son yıllarda uygulamaya konulan ve her kesimden büyük tepki çeken Mülakat konusunda Türkiye Kamu-Sen Ar-Ge Merkezi bir rapor hazırladı.
Kamuda işe alım ve görevde yükselme ve unvan değişikliğinde mülakat uygulamalarına ilişkin getirilen düzenlemelerin ve bunun yarattığı olumsuzlukların ortaya konulduğu raporda, mülakatın bütün çevrelerce eleştirildiği görüldü.
Konfederasyonumuz Ar-Ge Merkezinin hazırladığı raporda, “Mülakata neden hayır?” dediğimiz, gerekçeleri ile ortaya konuldu. Bu gerekçeler raporda ana başlıkları ile şu şekilde ifade edildi;
“Mülakat Liyakate Aykırıdır,
Mülakat Subjektif Bir Seçim Yöntemidir,
Mülakat Kamuda Belli Odakların Yapılanmasına İmkân Verebilecek Bir Uygulamadır,
Mülakat Komisyon Üyelerinin Hatalarına Açık Bir Uygulamadır,
Hale Etkisi: Fiziksel anlamda çekici birtakım kişiler, olumlu bazı başka özelliklere de sahipmiş gibi algılanabilmektedir.
Görüşmecinin Üstünlüğü: Mülakatı gerçekleştiren kişinin mülakat sürecinde kendisini çok fazla öne çıkarması ve bu şekilde mülakata hâkim olarak aday adayını yeterince incelememesi hata yapılmasına sebep olabilmektedir.
Çok Fazla Konuşma: Mülakatı gerçekleştiren kişi gereğinden fazla konuşarak, aday ile ilgili yeterli bilgi edinilememesine neden olabilmektedir.
Öne Çıkma İsteği: Özellikle grup mülakatlarında bir adayın diğerlerini gölgede bırakarak öne çıkmaya çalışması, mülakatı gerçekleştiren kişinin diğer adaylar ile yeterince ilgilenememesine neden olabilmektedir.
Yetersiz Kapasite: Mülakatı gerçekleştiren kişinin mülakat esnasında adayı rahatlatacak yeteneğe sahip olmaması ve bu sebeple doğal ve tutarlı cevaplar alınmasının zorlaşmasına neden olabilmektedir.
Acelecilik: Mülakatı gerçekleştiren kişinin, adayları değerlendirme hususunda aceleci davranması yanlış kararlar alınmasına sebep olabilmektedir.
Ayırt Edememe: Değerlendirme esnasında adayların birçoğunun aynı biçimde çok iyi, vasat veya zayıf olarak puanlanması gibi durumlar ortaya çıkmakta, bu da mülakat değerlendirmesinin yanlış olmasına neden olmaktadır.
Etkileme: Mülakatı gerçekleştiren kişi, daha önce mülakat gerçekleştirdiği adayların kalitesinden etkilenerek diğer adayları buna göre değerlendirmekte ve objektifliğini kaybetmektedir.
Çabuk Değerlendirme: Mülakatı gerçekleştiren kişi, aday hakkında henüz mülakatın ilk dakikalarında hakkında değerlendirme yapmakta ve mülakat önyargılı bir şekilde gerçekleşebilmektedir.
Tarafsız Olmama: Mülakatı gerçekleştiren kişinin huy, düşünce yapısı ve/veya davranışsal açıdan kendisine benzemekte olan adaylara ayrımcılık yapması, hemşeri olma, aynı takımı tutma, şive gibi nedenlerle tarafsızlığını kaybetmesi ihtimali bulunmaktadır.
Önyargılar: Mülakatı gerçekleştiren kişinin birtakım önyargılar taşıması mülakatın verimliliğini etkileyebilmektedir.
Karıştırma: Komisyon üyesinin aynı iş pozisyonu ile ilgili çok sayıda aday ile mülakat gerçekleştirirken bu adayları birbirleri ile karıştırma problemidir.
Boynuz Etkisi: Tek bir olumsuz özellik ya da izlenim, genellikle görüşmecinin her şeyi bu olumsuz özellik açısından değerlendirmesine sebep olabilmektedir.
Hatırlayamama: Mülakatı gerçekleştiren kişinin gerekli notları almayarak kimi hususları unutması ile ilgilidir.
Gereksiz Sorular: Mülakatın genel amacına uygun olmayan soruların sorulması beklenen cevapların alınamamasına ve de doğru kararların verilememesine sebep olmaktadır.
Mülakat Komisyonu Üyeleri Bu İş İçin Eğitim Görmemiştir
Mülakat Sınavlarında Adayın Komisyonu Yanlış Yönlendirme İhtimali Vardır”
KAHVECİ: MÜLAKATLA BİRLİKTE, ADALET, LİYAKAT VE EHLİYET İLKELERİ BÜYÜK YARA ALIYOR
Mülakat raporunu değerlendiren Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, “Mülakat, istismara açık, objektiflikten uzak, kişisel değerlendirmelere dayalı bir yöntemdir" dedi. "Yaygınlaşan mülakat sistemi, ülkemizin içinde bulunduğu siyasal ve sosyal durum dikkate alındığında büyük sorunlar yaratacak bir uygulamadır” diyen Genel Başkan Kahveci, “Devlet yönetiminde sübjektif ve kişisel kararlarla personel istihdamına imkan sağlayan bu yaklaşımın kabul edilmesi halinde kamu hizmetleri, adalet, liyakat ve ehliyet ilkeleri büyük yara alacaktır” dedi. “Kahveci, “Yargı kararlarında da defalarca dile getirildiği üzere mülakat, istismara açık, objektiflikten uzak, kişisel değerlendirmelere dayalı bir yöntemdir. Küçük işletmelerde, yalnızca daha fazla kâr elde etme amacı taşıyan ve devletlerle kıyaslandığında son derece sınırlı personel istihdamının sağlandığı firmalarda, çalışanları işletmenin bir parçası haline getirerek işgücünden maksimum verim almak için ortaya konulan insan kaynakları yönetiminin bir unsuru olarak yaygınlaşan mülakat, ülkemizin içinde bulunduğu siyasal ve sosyal durum dikkate alındığında büyük sorunlar yaratacak bir uygulamadır. Kamu hizmeti ve kamu yararı kavramlarını göz ardı eden bu yaklaşımın kabul edilmesi halinde kamu hizmetleri, adalet, liyakat ve ehliyet ilkeleri büyük yara alacaktır. Kaldı ki, her yıl 50-60 bin dolayında yeni istihdam sağlanan kamu hizmetlerinde mülakat yönteminin sağlıklı bir şekilde uygulanabilirliği de mümkün değildir.
15 Temmuz süreci ile ortaya çıkan birlik, beraberlik ve dayanışma arzusunun tamamen sübjektif nitelik taşıyan sözlü sınavlarla kırılması, kamuoyunun beklentileriyle örtüşmemektedir. Kamuoyu, bugüne kadar kopya, adam kayırma, iltimas geçme gibi nedenlerle kamuda zedelenmiş olan liyakat ilkesinin hem ilk atamalarda hem de görevde yükselme ve unvan değişikliklerinde hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde, tamamen objektif kriterler çerçevesinde gerçekleşmesini beklemektedir. Oysa sözlü sınav doğası gereği daima içinde kişisel değerlendirmeleri barındırmaktadır.
Bu beklentiye rağmen son dönemde kamu kurum ve kuruluşlarının yeni memur alımlarında ya KPSS’den yeterli puan alma şartı istemediği ya da KPSS puanını düşük tutarak sözlü sınavla personel aldığı görülmektedir. Gerçekleştirilen yönetmelik değişiklikleriyle kurumlarda hem ilk atamalarda hem de görevde yükselme işlemlerinde mülakat sınavı uygulamasının önü açılmaktadır. Sözlü sınavın ne derece objektif uygulanacağı tereddütler oluşturduğu gibi kamu personeli seçme sınavının da önemini ortadan kaldırmaktadır.
Bu bakımdan kamuya alınacak personel seçiminde KPSS temel kriter olarak kullanılmalıdır. Kamuda mülakata dayalı atama ve görevde yükselme uygulamasından bir an önce vazgeçilmeli, atamalarda objektif ölçüm kıstaslarına dayanan KPSS ile, görevde yükselmelerde yazılı sınav ve tecrübe dikkate alınmalıdır.
Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelik’te liyakat ilkesini zedeleyen maddeler iptal edilmeli, bu çerçevede özellikle görevde yükselme sınavlarından muaf tutulacak görevleri genişleten, görevde yükselme sınavına katılabilmek için belirli bir süre çalışmış olma şartını kaldıran, bütün kademelerde unvan değişikliklerine sözlü sınav şartı getiren hükümler kaldırılmalıdır.
Kamu kadrolarına yapılan atamalarda mülakat uygulamasının güvenlik gerekçesiyle yapıldığı ifade edilmektedir. Devletin güvenliğinin adaylarla yapılacak sınırlı süreli bir görüşme ile sağlanması mümkün değildir. Dolayısıyla kamuya yazılı sınava dayalı bir atama ve terfi sistemi getirilmeli, kamu personeli için güvenlik soruşturması yapılarak bu sorun çözülmelidir" şeklinde konuştu.
RAPORA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ