Genel Başkanımız Önder Kahveci, Kanal B TV’de yayınlanan “Günce” Programına katılarak çalışma hayatı ve detaylarına ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
KAHVECİ: TOPLU SÖZLEŞME SÜRECİ TAM BİR FİYASKO İLE SONUÇLANDI
Geride bıraktığımız toplu sözleşme dönemini değerlendiren Kahveci, “Toplu sözleşme masasının etkili kullanılması için uyarılarda bulunduk. Ama maalesef o süreç etkin kullanılmadı” dedi. Kahveci;
“2019 yılı çalışanlar açısından maaşların belirlendiği bir dönem oldu. Kamu çalışanları açısından bakarsanız, bu yıl yapılan toplu sözleşme tam bir fiyasko ile sonuçlandı. Aileleriyle birlikte 20 milyon insanımızı etkileyen bir süreçti. Türkiye Kamu-Sen olarak ciddi bir çalışma yaptık. Hem alan çalışmaları yaptık, hem de kamu çalışanlarının reel kayıplarını tespit ederek yapılması gereken maaş artış oranını belirledik. Toplu sözleşme masasının etkili kullanılması için uyarılarda bulunduk. Ama maalesef o süreç etkin kullanılmadı. 5 toplantıda sadece sunum yapıldı. Oysa emekliler de dahil olmak üzere kamuda çeşitli statülerde istihdam edilen çalışanların çözülmesi gereken onlarca sıkıntısı var. Adeta hükümetin noteri vazifesi gören Hakem Heyeti, sadece hükümetin verdiğini onaylamakla yetindi. Hakem heyetinin yapısında da sıkıntı var. Hükümetin atadığı üyelerle, kamu çalışanlarına lehine karar almak imkansız” dedi.
KAHVECİ: 5 MİLYON İNSANI YAKINDAN İLGİLENDİREN BİR SÜRECE 2 KİŞİ KARAR VEREMEZ
Maaş artışlarının hedeflenen enflasyon değil de gerçekleşen enflasyon üzerinden yapılmasının zaruri olduğunu belirten Genel Başkanımız şunları söyledi;
“Türkiye Kamu-Sen olarak bu duruma sessiz kalmadık. Yaptığımız eylemlerle kamu çalışanlarının sesi olmaya devam ediyoruz. Toplu sözleşme fiyaskosunda Kamu İşveren Kurulu kadar yetkili konfederasyonun da hatası çoktur. 5 milyon insanı yakından ilgilendiren 2 yıllık toplu sözleşmesine iki insan karar veremez. Sadece Sayın Bakan ve yetkili konfederasyonun başkanının imza atmasıyla toplu sözleşme bağıtlanabiliyor. Başından beri tek kişinin karar vereceği süreç olmamalıdır dedik. Bunlara rağmen toplantıyı sonuna kadar takip ettik.
2018 yılı enflasyonunu dikkate aldığınız zaman 20.9’dur. TÜİK rakamlarına göre bu tablo ortaya çıkıyor ki, gerçeği yansıttığına inanmıyoruz. Hükümet yıllardır hedeflenen enflasyon üzerinden ücret artışı öngörüyor. Biz de gerçekleşen enflasyon üzerinden müzakereler yapalım istedik. Maalesef bu olmadı. 2020 yılı 4+4’lük ücret artışıyla kurtarılamaz. Ortalama memur maaşına 160 TL, en düşük memur maaşına 120 TL zam piyasaya şartlarında çalışanları rahatlatmaz. Elimizi vicdanımıza koyalım. Temel gıda maddelerine ne kadar artış geldi? Doğalgaza, elektriğe ne kadar zam geldi? Resmi rakamlarla %50’in üzerinde zam görmüş bu kalemler. Hükümet çalışana gelince %4’lük zammı reva görürken hedeflenen enflasyon rakamlarını baz alıyor ama yılsonu itibariyle vergi oranlarına yeniden değerleme oranını %22 dolaylarında belirliyor. Bu çelişkiyi kim izah edecek? Hükümet alırken ayrı verirken ayrı davranıyor. Toplu sözleşme bitti diye her şey bitmiş değil. Geçen Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanı ile görüştük. Cumhurbaşkanından da bu konularla ilgili randevu talep ettik. Yine ülke genelinde yaptığımız eş zamanlı eylemlerle kamu çalışanlarını ilgilendiren her konuda taleplerimizin yer aldığı mektupları Cumhurbaşkanlığına ve siyasi partilerin grup başkan vekillerine gönderdik. Kamu çalışanlarının ve emeklilerin yaşamış olduğu ekonomik zorlukları ele alarak yeniden maaş artışlarının güncellenmesini istedik.”
KAHVECİ: MEMUR PAKETİ TALEBİMİZ SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE CİDDİ KATKI SAĞLAYACAKTIR
Konfederasyon olarak “Memur paketi” adı altında bir düzenleme çıkarılmasını talep ediyoruz. Kamu çalışanlarının tüm gelirlerinin emekliliğe sayılması, 3600 ek gösterge düzenlemesinin tüm çalışanları kapsayacak şekilde çıkarılması. 1.5 yıldır verilen sözlerin tutulmasını bekliyoruz. Biz de daha önce 3600 ek göstergenin nasıl olması gerektiğini belirten kanun taslağı hazırladık. Siyasi partilere ve ilgili kişilere gönderdik. Sayın Cumhurbaşkanına çağrımız, bu düzenlemenin hakkaniyetli bir şekilde çıkarılmasını sağlamasıdır. Böylece emekli olmak için düzenlemenin çıkmasını bekleyenler istihdamın artmasını sağlayacaklar. İşsizlik oranı da nispeten düşmüş olacaktır.
3600 ek göstergeyi her kademedeki memur hemen almayacak. Yani yarından itibaren herkes bunu almayacak. 1 . dereceye geldiğinizde ancak bu haklardan faydalanacaksınız. O nedenle gelin bu 3600 meselesini halledelim. Bununla birlikte piyasa canlanır, üretim ve istihdam artar. Kamu çalışanlarını artık daha fazla bekletmeyelim. Verilen sözde yerine gelmiş olsun.
Vergi dilimleri toplumun her kesimini ilgilendiriyor. Az kazanandan az çok kazanandan çok alıp denge yaratacaksınız ama gerçekte böyle değil. Bu işin mağduru da en çok kamu çalışanları oluyor. Bana göre vergi rekortmeni memurlardır. Bizim önerimiz memurlarımızın yüzde 15’lik vergi diliminde sabitlenmesidir. Biz Ocak’ta aldığımız zammı Nisan’da kaybediyoruz. Bu olmaz. Kasım ayında tüm memurlar zaten yüzde 20 dilimine giriyor. Yani bizim aldığımız zamlar vergi ile tamamen gidiyor. Reel olarak alım gücü artmıyor. Bu sorunları sayın Bakan’a da ilettik. Memurlarımızın aldığı tüm ek ödemelerin emekliliğe sayılmasını istiyoruz.
Biz performans sistemine karşı değiliz ama öncelikle aklı başında bir yönetici atama sistemi lazım. Yöneticinin iki dudağı arasına sıkıştırılmış bir performans sistemi olmaz. Belli kriterler getirilmelidir.
Sözleşmeli çalışmanın zaten verimliliğe katkısı olduğunu kimse söyleyemez. Aile bütünlüğü olmayan bir sistemdir bu. Aileler parçalanmış, çocuklar perişan. Bunu kabul etmek mümkün değil. Biz bu konuda çok dramatik şeylere şahit olduk. Saadet öğretmen intihar etti. İş güvencesi ve mobbing kendini bir kez daha gösterdi. Biz güvenceli bir çalışma sisteminden yanayız. İş güvencesinden vazgeçmeyeceğiz, müdahale edilmek istenirse biz karşısında duracağız.
Vekil ebe, vekil hemşire, vekil imam var bu ülkede. Onlarca istihdam modeli var aynı işi yapıyorlar, ücretleri ayrı. Böyle bir ortamda çalışma barışını nasıl sağlayacaksınız? Yardımcı hizmetliler, üniversiteli işçiler vs. çözüm bekleyen bir çok başlık var ve biz bunların çözülmesi için mücadele ediyoruz.
Kamuda ikramiye almayan tek kesim kamu çalışanları, biz artık memurlara da bayram ikramiye verilsin istiyoruz. Liyakat meselesi son derece önemli. 2016 yılında yaşadığımız hain darbe girişimi ortada. Bunun nedeni adam kayırmadır. Devletin bütün kademelerine yerleştirilen insanların yaptıklarına hep birlikte şahit olduk. Şerri hayra çevirelim, hakkaniyetli bir görevde yükselme sistemi getirelim. Mülakatla bu sistemi de sulandırmayalım. Bir yönetici akademisi oluşturalım. Yönetici olacak insanlar burada bir eğitim görsün, hazırlıklı ve eğitimli bir şekilde görevine başlasın.
KAHVECİ: 17 BİN KADRO İHTİYACI KARŞILAMAYA YETMEZ
17 bin sağlık personeli alımı açıklaması sayı olarak elbette yeterli değil, ayrıca bu sayıyı aylara bölmekte doğru değil. 17 bin kadro, ihtiyacı karşılamaya ne yazık ki yetmez. Buradan sayın Bakan’a çağrı yapıyorum, “Sayı lütfen artırılsın ve bu personel aynı zamanda kadroya alınsın. Ayrıca, döner sermaye konusunda sağlık çalışanlarının aldıkları pay sıfıra düştü. Biz 5 Aralık’ta döner sermaye için ülke genelinde bir eylem yapacağız ve sesimizi bir kez daha duyuracağız” dedi.