Genel Başkanımız Önder Kahveci, tüm dünyayı sarsan korona virüs salgını ile ilgili detayları Kanal B'de yayınlanan "Günce" Programında anlattı. Sürecin Sağlık Bakanlığı tarafından titizlikle yürütüldüğüne dikkat çeken Kahveci, vatandaşı da 14 gün kuralına uyulmasının hayati önemde olduğu konusunda uyardı.
KAHVECİ: SAĞLIK BAKANLIĞININ OLUŞTURDUĞU BİLİM KURULU YERİNDE KARARLARA İMZA ATARAK KRİZİ YÖNETİYOR
Kahveci, Koronavirüsü Dünya Sağlık Örgütünün pandemi ilan etmesinin ardından ülkemizde de geniş tedbirler alındığına dikkat çekerek şunları söyledi:
“2019 yılının son ayında bu vaka ortaya çıktı. Koronavirüs ortaya çıktıktan sonra Türkiye ciddi önlemler almaya başladı. Gösterdiği gayretler nedeniyle Sağlık Bakanına çok teşekkür ederiz. Bu konuda alınabilecek birçok tedbiri aldı. Süreci iyi yönettiğini görüyoruz. Geldiğimiz noktada vakanın nasıl seyir etiğini biliyoruz. Sağlık Bakanının bir bilim kurulu oluşturarak süreci şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşması ve bilim kurulunun görüşlerini paylaşması son derece önemli bir adımdır. Bu adım toplumda güvenirliliği de gündeme getirdi. Ülkenin her köşesinden üniversitelerimizden konunun uzmanı değerli hocalarımız süreci yönetenleri doğru yönlendiriyor. Bilim kurulu toplumu nasıl bilgilendireceği ve bilinçlendireceği hususunda gerekli bilbordları, videoları hazırlıyor. Özellikle geliştirmiş oldukları 14 kural çok önemlidir. Devletin bütün tedbirleri aldığını söylüyoruz ama vatandaşın da bu kurallara uyması lazım. Böylece küresel salgın haline gelen bu virüsü yenebilelim. Dünya Sağlık Örgütü pandemi ilan etti.
KAHVECİ: KAMUDA ZORUNLU ÇALIŞAN VE RİSK ALTINDA OLAN MEMURLARIMIZ İÇİN ÖNLEMLER ACİLEN ALINMALIDIR
Genel Başkanımız programda bir kez daha 14 gün kuralını hatırlatarak kamuda alınması gereken tedbirleri anlattı:
“Vatandaş olarak hijyen ve sosyal mesafe kuralına uymamız çok önemlidir. Bizler de işimiz ve evimiz dışında başka yerlere gitmiyoruz. Israrla evinizden dışarı çıkmayın şeklinde çağrılar yapılıyor. Bakıyorsunuz risk grubunda olan insanlar toplu taşıma araçlarını kullanıyor. Bu sadece kendi sağlığınız değil toplumun sağlığını da yakından ilgilendiren birşeydir. Eğer uyulmazsa yarın bir gün sokağa çıkma yasağı da gelir. O yüzden zorunlu değilsen evlerden çıkmayacağız. Bazı kamu kurumlarında ciddi sıkıntılar var. Mesela PTT’lerde çalışanların durumu. PTT’lerde kişisel koruyucular yeterli değil. Bu arkadaşlarımız hep bir arada çalışıyorlar. Kalabalık gruplar. Bir kere ihtiyaç olmayan PTT şubelerinin kapatılması gerekiyor. Cumartesi çalışmalarını kapatalım. Zaruri olmayan gönderileri durduralım. PTT çalışanlarımız da risk altında. PTT gişesinde koruyucu cam yok. Dışarıdan gelenlerle direkt gişe çalışanımız muhatap oluyor. Ya bir iki metre mesafede durulacak şekilde tedbir alınması lazım ya da kapatmak gerekiyor. Onun dışında tapu daireleri hala çalışıyor. Maliye, adalet bakanlığı çalışanlarının durumu ortada. Belediye çalışanlarımız var görevleri başında. Mümkün olduğu kadar kamu görevlilerini evinden çalışmaya teşvik edecek bir sistemin hayata geçmesi lazım.
Geçtiğimiz günlerde Çalışma Bakanı ile de bir araya geldik. Kamu görevlileri ile ilgili alınması gereken tedbirleri konuştuk. Yine Sayın Cumhurbaşkanına da mektup yazarak gerekli önlemlerin alınması konusunda uyarıda bulunduk. Eğer hizmetini evden yapabiliyorsa bırakalım öyle yapsın. Bir diğer konu da, mümkün olduğu kadar nöbetçi memurluk sistemini bir arada bulunanların sayısını azaltmak için getirmek gerekir. Kamu görevlilerinin yoğun olarak çalıştığı yerlerde belli saat dilimlerine göre ayırıp sosyal mesafeyi korumak gerekiyor. Kamuda bazı hizmetleri geri plana alırsanız, diğer zorunlu hizmetlerde bulunan kamu çalışanlarının da durumu rahatlayacak. Bu konuda personel sayısını azaltarak hızlıca karar alıp uygulamak lazım.”
KAHVECİ: SAĞLIK ÇALIŞANLARI BU SAVAŞIN ASKERLERİDİR. SAĞLIK ÇALIŞANLARI İÇİN TÜM TÜRKİYE’NİN TEK YÜREK OLUŞU BİZLERİ DE YÜREKLENDİRMEKTEDİR
Genel Başkanımız Önder Kahveci, özveriyle bu süreci yürüten sağlık çalışanlarına destek vermenin şart olduğunu söyleyerek bir an önce 600 bin sağlık çalışanı ataması yapılması gerektiğini belirtti:
“Asıl riske en fazla maruz kalan grup sağlık çalışanlarıdır. Şu anda arkadaşlarımızın hepsi görevlerinin başındadır. Konuyla ilgili hizmet içi görevler verilmiş. Her hastanede koronavirüs ile ilgili izole birimler oluşturulmuştur.
Sağlık Bakanının açıklamasına göre ülkede yeterince KİT (test ) vardır. Ayda bir, iki milyon KİT üretebilecek kapasiteye sahibiz. Bugünden itibaren de tüm ülkeye bu testler gönderilecek. Dünya genelinde 246 bin vaka var, 88 bini tedavi olmuş. Bu virüsün tedavi oranı 3.8dir. büyük bir oranı zaten tedavi oluyor. Sadece bir anda insanların enfekte olup hastanelere yığılması sıkıntı olabilir. Testlerin yaygınlaşması vaka sayısında artışa neden olabilir.
İtalya’da birden bire vakalar artarak devam etti. Hem sağlık personeli hem de sağlık kurumları yetersiz kaldı. Önlemlerin alınması konusunda geç kaldılar. Ama Güney Kore bu konuda örnek gösterilen bir mücadele yürüttü. Daha fazla test yapıp hastaları test ettiler. Dünyada hiçbir ülke bütün vatandaşlarını testten geçiremez. Hastalık belirtileri olan, yüksek ateş, kesik kesik öksürük, solunum yetmezliği vaka tanımıdır. Yakalanan vaka sayısı arttıkça hastalığı başkalarına bulaştırma riski altında olanlar da engellenmiş olacak. Böylece salgının zincirini kırmış olacağız. ALO 184 hattı da bu konuda vatandaşlarımızın başvuracağı bir yerdir.
3 milyon kamu çalışanı ortak alanlarda çalışıyor. Çalışmak zorunda kalan gruplara yönelik tedbirin alınması lazım. Özel sektör kamu ayrımı yapmadan bu konuda herkes hassasiyet göstermelidir. Bu ülkede umumi hıfzıssıhha kanunu var. Bu kanun salgın halinde Sağlık Bakanlığının hükümete her türlü tedbiri alma yetkisi veriyor. Küresel bir salgın var, bir virüsle savaş halindesiniz. Bu durum 83 milyonu ilgilendirmektedir.
Bütün dünyada sağlık çalışanlarının ne kadar özverili çalıştığını görüyoruz. İtalya’da sağlık çalışanlarının %20 sine virüs bulaştı. O yüzden sağlık çalışanları için sıkı tedbirlerin alınması gerekiyor. Sağlık çalışanları bu savaşın askerleridir. Onun için sağlık çalışanlarını ayakta tutmamız lazım. Cumhurbaşkanlığında düzenlenen eşgüdüm toplantısında da bu konuda talepleri hem Sağlık Bakanına hem de Cumhurbaşkanına ilettim. Bir kere bu süreçte sağlık çalışanlarının kişisel koruyucularının eksiksiz olması gerekiyor. Tabi bu durum çalışan tüm kamu görevlileri için temin edilmelidir. PTT’de 100 kişinin çalıştığı yere 20 maske gönderilmesi doğru değildir. Bizim devletimiz aciz değil. Kamu görevlilerine ne ihtiyacı varsa eksiksiz gönderilmesi gerekir. Hala yeterince kişisel koruyucu maddenin kamu çalışanlarına gelmediği yönünde bilgiler geliyor.
Bizim sağlık personeli sayımız az. Biz bunu yıllardır gündeme getiriyoruz. Hem üniversite hastanelerinde hekim ve sağlık personeli açığı vardır. 600 bin civarında atama bekleyen sağlık çalışanı var. Bunlar genç arkadaşlar ve hizmet vermek için atama yapılmasını bekliyor. Ben bu durumu toplantıda da ifade ettim. Bakan da benim dediğimi teyit etti. Tabi ki milletimiz alkışlarla destek veriyor, moral veriyor ama yeterli değil bunlar. Milletimizin desteği sağlık çalışanları için itici bir güçtür. Sağlık çalışanlarının duruşuna tavrına fedakarlığına söyleyecek tek kelime yok.”
KAHVECİ: TÜRKİYE KAMU-SEN BÜTÜN İMKANLARINI BU MÜCADELE İÇİN SEFERBER ETMİŞTİR
Bu süreçte başta sağlık çalışanları olmak üzere zaruri çalışan kamu görevlilerine yönelik destek paketinin hazırlanması gerektiğine dikkat çeken Kahveci, topyekün mücadele ile bu krizden de çıkacağımıza olan inancını yineledi:
“Türkiye Kamu-Sen olarak misafirhanemizi tüm sağlık çalışanları için hizmete sunmaya hazırız. Sağlık çalışanlarının toplu ulaşımı kullanması doğru değildir. Diğer ülkeler bu tedbirleri aldı. Bütün yurtlarımızı ve misafirhanelerimi ücretsiz hizmete açacağız. Bu işi milli mesele olarak görüyoruz. El birliği, gönül birliği ile bu işin üstesinden geleceğiz. Cumhurbaşkanlığında yaptığımız toplantıda birçok sivil toplum kuruluşu, STK temsilcileri hepsi katkı sağlama konusunda irade gösterdiler.
Sağlık çalışanlarının moral ve motivasyonunu yükseltecek başka tedbirlerin de alınması lazım. Şu anda sağlık çalışanlarının döner sermaye gelirleri düşeceği için performans ücretleri tavandan ödensin. Hiçbir kesintiye uğramasın. Hem de yıl sonuna kadar ödensin. Sadece sağlık çalışanlarının değil, görevleri başında olan bütün kamu çalışanlarının ekonomik olarak desteklenmesi gerekir.
Cumhurbaşkanına buradan da sesleniyorum, 3 tane talebimiz var. Sağlık çalışanlarına şiddet yasasının acilen düzenlenmesi gerekiyor. Zorunlu çalışan kamu çalışanlarının ücretleri tavandan ödensin. Hak kayıpları oluşmasın. Personel açığı bir an önce giderilsin. Cumhurbaşkanına gönderdiğim mektupta da bunları dile getirdim. Sonuç alırız ümidindeyim.
Kurallara uymayan vatandaşlarımız toplumun sağlığını da olumsuz etkiliyor. Bilim kurulunun söylediği kurallara eksiksiz yapmamız gerekiyor. Toplumun her kesimi bu konuda uyarıda bulunuyor. 3,4 haftalık süreci sabrederek geçirmemiz gerekiyor. El birliği ile bu krizden de çıkacağımızı düşünüyoruz. Türkiye Kamu-Sen olarak her türlü desteğe koşulsuz hazırız. Gün birlik olma zamanıdır. Topyekûn bir mücadelenin içerisindeyiz. Biz de sürece katkı sağlamak ve destek vermek için ayaktayız. Bir kez daha 14 gün kuralına dikkat edilmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum. “