Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci 22 yıl önce gerçekleşen 28 Şubat sürecine ilişkin bir mesaj yayınladı.
“Bundan 22 yıl önce, tarihimize 28 Şubat Post-Modern darbesi olarak geçen bir süreç ile bazı güçler ülkemizde seçimle gelmiş iktidarı, baskıyla göndermek yoluyla rejimi vesayet altına almışlardır” diyen Genel Başkan Kahveci, “Bize göre, askeri, sivil, muhalefet ya da iktidar tarafından toplumun iradesine karşı girişilen her türlü saldırı, kaynağı ne olursa olsun açık bir darbedir” dedi.
Genel Başkan Önder Kahveci mesajında şu satırlara yer verdi;
“Demokrasi, insanlığın on binlerce yıllık tecrübesi sonunda ulaştığı ve idealize ettiği bir yönetim tarzıdır. Adalet ve özgürlüğün temel teşkil ettiği demokrasi rejimi; farklı düşünen, inanan ve yaşayanlara tek tip bir inanç ve hayat tarzı dayatmak yerine, dil, düşünce ve vicdan hürriyeti başta olmak üzere, insan haklarını koruyarak kendi inançlarını yaşayabilecekleri eşitlik içeren bir toplum öngörür. Demokratik rejimin en önemli özelliği gücün, toplumsal tabandan tavana doğru yansıması, başka bir deyimle sistemin, yönetenlerin değil yönetilenlerin talepleri doğrultusunda yönlendirilmesidir.
Kimi zaman devlet idaresinde söz sahibi olan bazı otoritelerin, ellerinde bulundurdukları gücün kaynağının halk olduğunu unutarak demokrasiyi; halka dilediği zaman, dilediği kadar lütfeden bir anlayışa kapılmaları, demokratik rejimleri kesintiye uğratmaktadır.
Bundan 22 yıl önce, tarihimize 28 Şubat post-modern darbesi olarak geçen bir süreç ile bazı güçler ülkemizde seçimle gelmiş iktidarı, baskıyla göndermek yoluyla rejimi vesayet altına almışlardır. Bu süreçte vesayetçi güçlerin gerekçesi, demokratik rejimin, dini siyasete alet eden bazı kesimlerce tehdit edilmesi olmuştur. Birbiri ardına yaşanan olaylar, sözde demokratik rejimi koruma adına hareket edenlerin, halka tek tip bir anlayışı, tek tip bir yaşam modelini dayatması şekline dönüşmüştür.
28 Şubat’tan bugüne kadarki sürede yaşananlar hepimizin malumudur. Post-modern darbe, vesayetçi demokrasiden rahatsız olduğunu sıkça dile getirip, güce tapan ve kendi iradesini kayıtsız, şartsız başkalarının tasarrufuna teslim eden gizli vesayetçi grupların da türemesine vesile olmuştur. Bu gelişmeler neticesinde özgür iradelerini kaybederek fikirlerini güce tevil edenler nedeniyle devletimiz 15 Temmuz alçak darbe girişimine maruz kalmıştır.
Bize göre, askeri, sivil, muhalefet ya da iktidar tarafından toplumun iradesine karşı girişilen her türlü saldırı, kaynağı ne olursa olsun açık bir darbedir. Oysa, toplumsal sorunların demokratik yollarla çözülmesi; her türlü istismarın önlenmesi, toplumun bütün farklılıklarının bir zenginlik olarak algılanıp tahammül kavramının geliştirilmesi, bir arada yaşama isteğinin doruğa çıkarılmasının anahtarıdır.
Demokratik rejime vurulan her türlü darbe, toplumun taleplerine vurulan her türlü pranga, milli irade karşısında yok olmaya mahkûmdur. Bu bakımdan Türkiye Kamu-Sen olarak bundan 22 yıl önce 28 Şubat sürecinde nasıl meydanlara inip “Kesintisiz Demokrasi istiyoruz” diye haykırdıysak bugün de ortaya koyduğumuz onurlu duruşumuzu bozmadan, demokrasiye karşı girişilen her türlü eylemi bir kez daha kınıyor; zihinlerinin bir köşesinde hala vesayetçi bir anlayış besleyenleri uyarıyor ve “Millet iradesi üstünde bir güç yoktur” diyoruz.