Türkiye Barolar Birliğinde düzenlenen “Tüm Yönleriyle Mobbing” Sempozyumu, Genel Başkanımız Önder Kahveci’nin katılımıyla Ankara’da gerçekleştirildi.
Türkiye Kamu-Sen başta olmak üzere, Mobbing ile Mücadele Derneği, işçi ve işveren temsilcileri ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla yapılan sempozyumda Mobbing her yönüyle tartışıldı. Sempozyumun açılış konuşmacılarından biri olan Genel Başkanımız Önder Kahveci, kamuda yaşanan mobbing olaylarına değinerek liyakat ve adalet ilkesine vurgu yaparak şunları söyledi:
KAHVECİ: MOBBİNG BİR İNSANLIK SUÇUDUR
“Gerek kamu gerek özel sektörde çalışma hayatının önemli sorunlarından birisi olarak kabul edilen mobbing, her kademedeki çalışanın karşılaşması muhtemel bir olumsuzluktur. Türkiye Kamu-Sen olarak özellikle kamuda Mobbing uygulamalarının her geçen gün biraz arttığını müşahede ediyoruz. Mobbing, özellikle kontrol mekanizmasının yetersiz olduğu, liyakat ve adalet ilkelerinin zedelendiği ortamlarda sıkça görülmektedir. Çoğunlukla güçlünün güçsüze karşı sistematik olarak baskı uygulaması durumunu ifade eden Mobbing bize göre bir insanlık suçudur. Mobbing, duygusal bir saldırıdır ve yaş, ırk, cinsiyet ayırımı gözetmeden; taciz, rahatsız etme ve kötü davranış yoluyla herhangi bir kişiye ya da gruba yönelir. Rasgele olmayıp kasıtlı ve planlı olan “mobbing”in amacı, kişiyi ya da grubu iş yaşamından dışlamak, pasif hale getirmek ve yıpratmaktır.
Özellikle son dönemde, kamu kurumlarında sıklıkla görülen psikolojik taciz vakalarının çalışma ilişkilerini ve mağdurun sağlığını olumsuz yönde etkilediği, işyerinin ve çalışanların verimini düşürdüğü yadsınamaz bir gerçektir. Bununla birlikte psikolojik taciz olgusunun tek bir nedenle açıklanamayacak kadar kapsamlı ve karmaşık olan yapısı, olayların tespiti ve değerlendirilmesi noktasında birçok sorunun ortaya çıkmasına neden olmaktadır.”
Kamu kurum ve kuruluşlarında sendika üyeliğinden, siyasi görüş ayrılıklarına kadar birçok nedenden dolayı kamu görevlilerinin işyerlerinde psikolojik tacize maruz kaldıklarını belirten Kahveci, maruz kaldığı mobbing nedeniyle hayatına son veren Saadet Öğretmenin yaşadıklarını örnek gösterdi;
“Geçtiğimiz ay tüm ülke çapında Konfederasyonumuza bağlı sendikalara üye kamu görevlileri yaptığımız bir ankette, kamu görevlilerimizin yüzde 80’i, çeşitli derecelerde mobbinge maruz kaldığını ifade etmiştir. Kamu görevlilerinin tayin, atanma, terfi, yer değişikliği, görev gibi konularda ağırlıklı olarak idarenin takdir yetkisine bağlı olması, psikolojik tacizin yaygınlaşmasının başlıca nedenleri arasında gösterilebilir. Bilhassa son dönemde sendikal ayrımcılık noktasında karşılaşılan sorunlardan bir tanesi de idarenin istediği sendikaya üye olmayan kamu görevlilerine, verilen geçici görevlendirmeler yoluyla uyguladığı tacizler olmaktadır. Kamuda yaygınlaşan esnek istihdam biçimi, gerekli güvencelerden yoksun bir çalışma sistemi önermesi nedeniyle çalışanları psikolojik taciz karşısında korumasız bırakmaktadır. Daha geçtiğimiz Kasım ayında, gençliğinin baharında hayatına son veren Saadet öğretmen, mobbingin çalışanlarımızı ne denli acı bir sona götürdüğünü en açık şekliyle ortaya koymuştur. Saadet öğretmen; “Öğrencilerim haklarını helal etsinler, gözüm gibi baktım hepsine üzülmesinler, ben yapamadım mobbinge uğramaktan. Allah'a emanetsiniz canım öğrencilerim” diyerek maruz kaldığı baskıdan canına kıyarak kurtulma yolunu seçmiştir. Öğretmenimizin, idarecilerin “Memurluk hayatınız pamuk ipliğine bağlı. Sizi bitiririz.” yönündeki söylemleri nedeniyle intihar ettiği bilinmektedir. Ne yazık ki, toplumsal olarak üzerinde yeterince durmadığımız bu konu boyutları ve sonuçları itibarı ile korkutucudur.”
Kamuda mobbinge maruz kalan çalışanların, daha sonra çok daha fazla baskılara maruz kalacağı korkusuyla şikâyet mekanizmalarını kullanmadıklarına dikkat çeken Genel Başkanımız, “dileğimiz ve çabamız, çalışanlarımızın her türlü baskıdan uzak, güvenceli işlerde, verimli ve mutlu bir şekilde istihdam edilmeleridir” dedi.
“Psikolojik şiddetin bir sonraki aşamasının fiziksel şiddet olduğu unutulmamalıdır” şeklinde açıklamasını sürdüren Kahveci şu şekilde konuşmasını tamamladı:
“Psikolojik tacizin bulaşıcı olduğunu göz ardı etmeyelim. Bir müddet mobbinge uğrayanların daha sonra kendilerinin de mobbing uygulamaya meylettiği görülmektedir. Bütün bu sorunlar ortadayken ILO’nun Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizle Mücadele Sözleşmesi, bizler için de bir umut ışığı olmuştur. Dileğimiz ve çabamız, çalışanlarımızın her türlü baskıdan uzak, güvenceli işlerde, verimli ve mutlu bir şekilde istihdam edilmeleridir. Bu düşünceler çerçevesinde mobbing uygulamalarının bütün yönleriyle tartışılacağı bu panelin, hem psikolojik tacizin boyutlarını ortaya koyması hem de ülkemizin 190 sayılı ILO sözleşmesini onaylaması bakımından değerli sonuçlar doğuracağını umut ediyor, panelimize emeği geçenler ve çok değerli panelistler başta olmak üzere tüm katılımcılara teşekkür ediyorum.”
Açılış konuşmalarının ardından, panel kısmına geçildi. “Çalışma Barışı ve Mobbing” konulu panelde Türkiye Kamu-Sen Ar-Ge Koordinatörü Ercan Han da bir sunum gerçekleştirerek, mobbing gerçeği ve çözümü noktasında toplumun daha duyarlı hale gelmesi gerektiğini vurguladı. Kamuda yaşanan Mobbing olaylarının daha çok liyakatsizlik ve adaletsizlik nedeniyle yaşandığına dikkat çekti.