Türk Eğitim-Sen Kadın Komisyonları, başta evlilik programları olmak üzere diğer bazı program ve dizilerin kaldırılması için Türkiye genelinde binlerce şikayet dilekçesi topladı.
Merkez Kadın Komisyonumuz da Firdes Işık başkanlığında Ankara Şubelerinin Kadın Komisyonu üyeleri ile birlikte dilekçeleri RTÜK’e iletti.
Şikâyet dilekçelerinin bulunduğu klasörlerin RTÜK’e sunulmasının ardından çocuklarımızın ve gençlerimizin gelişimine olumsuz etkisi olan programların kaldırılması ile ilgili Merkez Kadın Komisyonu Başkanı Firdes Işık açıklama yaptı.
İzdivaç programları başta olmak üzere, çocukların ve gençlerin gelişimine olumsuz etki eden diğer programlar ve dizilerin özellikle son dönemde çok tartışma konusu olduğuna dikkat çeken Işık, popüler kültürü besleyen, büyüten bu tür programlara şikâyet üstüne şikâyet yağdığını söyledi.
Sorumlu sendikacılık anlayışını ilke edinen Türk Eğitim-Sen’in bu programları mercek altına aldığını ve toplam 14 programın toplumsal açıdan zararlarını tespit ettiklerini ifade eden Işık, “Hem yayın içerikleri itibariyle çocuklarımızın, gençlerimizin gelişimine olumsuz etki yapan; hem de argo kelimeler, şiddet unsuru ve çocuk istismarı barındıran bu programların yayınlanması toplumsal bir sorundur.” dedi.
Çocuklarımız ve gençlerimizin televizyonda gösterilen programlar ve dizilerdeki karakterleri rol model aldığına dikkat çeken Işık, “Kimisi bu programlar sayesinde para ve gücü düstur edinmekte, kolay para kazanmanın yollarını aramakta, mafya tipi oluşumlara özenmekte; kimisi şöhret basamaklarını bu şekilde tırmanacağını zannetmekte ve kimisi de sözde izdivaç programları ile ‘hayırlı kısmet’ bulabileceğine inanmaktadır.
Oysaki başta evlilik programları olmak üzere çocuk gelişimi üzerinde zararlı etkisi bulunan tüm programlar evlilik kurumunun içini boşaltmakta, ailenin kutsallığını temelden sarsmakta, kadını metalaştırmakta, şiddeti özendirmekte, çocuklarımızı istismar etmekte, ‘dedikodu’ ‘arkadan iş çevirmek’ gibi ahlak dışı olumsuz tutum ve davranışları normalleştirmekte, bol kavgalı, gürültülü hayatı sıradanlaştırmakta, toplumun ahlaki değerlerini törpülemekte, kısacası milletimizi adeta uyuşturmaktadır” diye konuştu.
Işık sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsanların ekran başında yerini alması için her türlü riyakârlığı meşru görenlerin, ticari kaygılarla rezilliklerin önünü açanların, değerlerimizin yitirilmesi pahasına reytingi önceleyenlerin, parlatılmış hayatları kurgusal bir şekilde televizyonda pazarlamakta beis görmeyenlerin, milli ve manevi değerlerimizin örselenmesine ön ayak olanların toplumsal duyarlılıktan uzak hareket etmesi hem bir eğitimci hem de kadın olarak içimizi acıtmaktadır. Bu minvalde Türk Eğitim-Sen olarak şubelerimiz aracılığıyla Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na teslim edilmek üzere binlerce dilekçe topladık.
Çok açık söylüyoruz; T.C. Anayasası ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un “Yayın hizmeti ilkeleri” başlıklı 8. maddesine açıkça aykırılık teşkil eden, kamu yararı gözetilmeksizin yalnızca gelir elde etme amacı taşıyan, toplumda adeta uyuşturucu etkisi yaratan, gelişen olaylara karşı toplumu duyarsızlaştıran ve toplumun sağlıklı analiz yapabilmesinin önünü tıkayan sözde televizyon programları yayın akışlarını işgal etmektedir.”
Bu tür yayınların Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin teminatı olan çocuklarımızı ve gençlerimizi olumsuz etkilediğini bildiren Işık, bu durumun, çocuklarımızı yetiştirmede en büyük sorumluluğu üstlenen kadınları son derece rahatsız ettiğini ifade etti.
Işık, “Bu nedenle toplumun bilgi, ahlak ve başarıya teşvik edilmesi; özellikle Türk gençliğinin daha üretken ve sosyal kılınması ile milli birlik ve beraberliğimizin sağlanması için duyarlılığın artırılması adına ekte yer alan televizyon programlarının kaldırılmasını ve yayın akışında yararlı bilgi ve liyakat esaslı televizyon programlarına yer verilmesini talep ediyoruz. Umuyoruz ki RTÜK, dilekçemizde de ifade ettiğimiz endişelerimizi, hassasiyetlerimizi dikkat alır ve toplum yararını gözeterek, bu tür zararlı yayınların kaldırılmasını sağlar” diye konuştu.